"Türkiye'nin en güzel kentinde yaşıyoruz.  
 İşim gereği yurdumuzun ve dünyanın her yerine gidiyorum. Nereye gidersem gideyim, bir an önce Eskişehir'e dönmek istiyorum. 
Benim için bu şehirde yaşamanın başka bir güzelliği, başka bir hazzı var. 
Niçin İstanbul'a taşınmıyorsun? Orada daha büyük işlere imza atarsın, diye soruyorlar. 
Belki doğru,  ama bu şehri bırakıp İstanbul'a taşınırsam kendimi Eskişehir'e ihanet edecekmişim gibi hissediyorum.  
Çünkü hem Eskişehir, hem de Eskişehirspor benim sevdam.  
Bu sevdayı terk etmek olmaz!" 

Bu sözler sevgili Mithat Körler'e ait. 
 Bir gazeteye verdiği röpörtajda söyledikleri. 
Bu taşkın sevgisinden olsa gerek, Mithat Körler denildiğinde akla ilk "Eskişehir"in gelmesi boşa değil.  

Bilenler bilir; şehirler yalnızca cadde, park ve bina yığınlarından ibaret değildir. Mazisi ve atisiyle yaşayan canlı organizmalar olup, kendine has ruhu, sinir uçları ve özel bir dili vardır. 
İşte o şehrin ruhunu ve dilini oluşturanlar özgün sanat eserleri ile sanatçılarıdır. 
Ruhunu anlamamış ve dilini konuşamayanlar o kentin gönlünde asla taht kuramazlar. 
Bu sanatçılar açısından daha da önemlidir. 

İşte Mithat Körler Eskişehir'in ruhunu özümsemiş ve dilini en iyi bilen bir sanatçıdır. 
O yüzden Eskişehir halkının gönlünde taht kurmuştur.  
O, kara günlerin cefasını, güzel günlerin sefasını halkıyla, taraftarıyla birlikte göğüsleyen bir karakterdedir. 
Onun içindir ki, tüm Eskişehir onu sevmiş ve bağrına basmıştır. 
Bu bir sanatçıya verilen bir değerden de öte, daha fazla bir şeydir. 

Şahsen her çeşit müzüği dinler ve severim. 
Fakat bir sanatçıyı değerlendirecek kadar bilgim olduğunu söyleyemem.  
Uzmanlar, dünyadaki en güzel müzik enstrümanının insan sesi olduğunu söylerler.  
Hele bir de doğuştan gelen renk ve güç ile birleşirse dinlemeye doyulmaz.   
Mithat, ilhamı ve esinlemesi sayesinde kendini hayranlıkla dinlettiren çok özel bir yetenektir. 
Başkalarının dilini kullanmaya tenezzül etmez. 
Kalbinden gelen duygularını yürekten bir sezişle, güftesi, bestesi, ezgisi ve ritmiyle mucizevî seslere dönüştürerek, munis bir rüyâ gibi yüreklere girer.  
 Özellikle canlı performanslarda... 
Çıplak sesiyle koca bir stadyuma kendini dinletebilen bir ses kudreti olduğunu Eskişehirspor maçlarında çok görmüşüzdür. 
Göğüs kafesinizi titreten sesiyle kendinizi bir başka âleme savrulmuş gibi hissedersiniz.   

Sadece müziği ile mi? 
İç sıcaklığını kaybetmeye yüz tutmuş, başkalarının acılarına duyarsızlaşan bir dünyada, 
Vefası, güleryüzlülüğü ve dostluğuyla insanın içini ısıtan bir dottur. 
Kibirsiz, komplekssiz ve afra tafrasız içimizden birisidir. 
Aile değerlerine önem veren iyi ve mütevazi bir aile babasıdır 
Ve en önemlisi;  
İlimiz dışında, program yaptığı ve dolaştığı her yerde Eskişehir'i tanıtan ve daha da sevdiren bir "Gönül Elçisi"sidir. 

Bir rahatsızlığı sebebiyle kendisini tedavi gördüğünü öğrendik. 
Çok şükür iyi olduğunu da öğrendik. 

Acil şifa dileklerimle, buradan kendisine seslenmek istiyorum: 
"Haydi Mithat! 
Haydi kalk! 
Yakışmıyor sana yatmak... 
Kayboldu sanma!   
Aha yüreğimizde hâlâ sımsıcak ES-ES sevgisi, 
Bir tohum gibi içimizde büyüyor... 
Ezgilerinle yeniden güneşli baharlar düşleyelim 
 Kalk ve ES-ES'in ayağına dolanan  
O paslı zincirleri şarkılarınla kır 
Ve bir sabah tazeliğinde 
Yeniden "Siyah- Kırmızı" besteler haykır! 
Adı şampiyonluk olsun... 
Kalk ve söylet bize... 
Haydi kalk!