Galiba bize özgü bir taraftarlık modeli bu.
Çift takımlılık...
Eskişehirspor'un yeni tribün lideri Alihan Başkan BSN Medya'da bu konuya değiniyor...
"Eskişehir’de doğmuş büyümüş bir çocuğun İstanbul'da bir lisenin takımını tutmasının hiçbir mantığı yoktur. O yüzden ailelere buradan seslenmek istiyorum. Doğduğu şehrin, büyüdüğü şehrin ve doyduğu şehrin takımını mutlaka çocuklarına desteklemeyi öğretsinler."
Önemli ve yerinde bir açıklama.
Ama; Eskişehirsporlu olmak sadece ailelerin görevi mi?
****
Kenti yönetenlerin sorumluluğu yok mu?
Eskişehirspor'u yönetenlerin bu konuda projeleri var mı?
Kentin mülki amirliğinin ve Milli Eğitim Müdürlüğü'nün bu konuda bir çalışması var mı?
Bana göre de bu konu hayati öneme sahip.
Bir şehrin çocukları önce o şehrin takımını sevmeli.
Şehri sevmeli.
O şehrin değerlerini koruyup kollamayı öğrenmeli.
Ancak; bunlar sadece temenni ile olmaz.
Harekete geçilmeli.
****
Taraftar haritasında kendi takımını tutan ender kentlerden birisi Eskişehir.
Benliğimizi kaybetmeyelim.
Bu tabloyu yaşatalım...
Çocuklarınıza doğduğu, büyüdüğü şehrin takımını tutmayı, şehrine, memleketine sahip çıkmayı öğretin... 
Eks aşkları bırakın.
Yaşadığınız şehrin takımını 'tek' tutun...


 

KORKU MU? SEVGİ Mİ? 

Hulusi Akar'ın 4-12 yaş çocuklarına yönelik, 
Kamuoyu "Eğitimin amacı bilgi değil, Allah korkusudur." sözlerini tartışıyor.
Korku mu?
Sevgi mi?
****
Eğitimciler; eğitimin amacını şöyle tanımlıyor.
"Bireylerin bilişsel, duygusal, sosyal ve fiziksel olarak gelişmelerine katkıda bulunmak ve onları topluma aktif ve bilinçli katılımcılar haline getirmektir. 
Eğitim, insanların potansiyellerini keşfetmelerini, yeteneklerini geliştirmelerini ve yaşamları boyunca öğrenmeye devam etmelerini sağlar."
****
Eğitimde amaç korku, değil sevgi aşılamak olmalı.
Çocuklarınızı öyle yetiştirin ki:
İnsanları sevsinler.
Hayvanları ve doğayı.
Vatanını milletini.
Korkma diye başlayan ulusal marşını.
Sevsinler, korkmasınlar...