Özçağdaş, Eskişehir'de düzenlediği basın toplantısında, Açıköğretim Fakültesi'nde son dönemde yaşananları üç ana başlıkta eleştirdi:
1. Akademik Tahribat: Tüm anabilim dallarının kapatıldığını, 155 akademisyenin şeffaf olmayan şekilde dağıtıldığını belirten Özçağdaş, "Uzmanlıklar göz ardı edildi, akademik çeşitlilik yok edildi" ifadelerini kullandı.
2. Mali Kaynakların Siyasileştirilmesi: Fakültenin 1,5 milyar TL'lik nakit rezervinin ve yıllık 500 milyon TL'lik gelirinin siyasi projelere aktarıldığını vurguladı. 2014'te Türk Dünyası Vakfı'na yapılan 300 milyon TL'lik transferi örnek gösterdi.
3. Gayrimenkullerin Satışı: Üniversiteye ait 90'dan fazla binanın satışa çıkarılacağı iddialarını "kamuoyundan gizlenen adımlar" olarak nitelendirdi.
Anayasa Mahkemesi'nin ret kararına rağmen atanan rektörlerin, üniversiteleri "siyasi bahçeye" çevirdiğini savunan Özçağdaş, "Liyakat yerine sadakat esas alınıyor. Bu, akademik başarıyı düşürüyor" diye konuştu. YÖK'ün 2025'te İktisat ve İşletme Fakültelerini kapatma kararını da "gerekçesiz ve hesap vermeyen bir uygulama" olarak eleştirdi.
CHP'nin vizyonu'nun "Açıköğretim'in Ulusal Strateji Olması" olduğunu vurgulayan Özçağdaş, CHP'nin çözüm önerilerini şöyle sıraladı:
- Türkiye'nin tüm açıköğretim programlarını Anadolu Üniversitesi çatısında birleştirmek.
- Yapay zeka, sanal gerçeklik gibi teknolojilerle "hibrit eğitim modeli" oluşturmak.
- Çok dilli ve erişilebilir dijital materyaller geliştirmek,
- Tüm paydaşların katılımıyla "şeffaf bir reform süreci" başlatmak.
Açıköğretim'in "Türkiye'nin fırsat eşitliği sembolü" olduğunu vurgulayan Özçağdaş, "Kamuoyunu, akademiyi ve sivil toplumu bu hukuksuzluğa karşı direnmeye çağırıyoruz. CHP olarak bilimin ve eğitimin yanındayız" mesajı verdi.
Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemi, 1982'den bu yana 4 kıtada 40 ülkede 4 milyondan fazla öğrenciye eğitim verdi. Ancak son 10 yılda öğrenci sayısı 1,5 milyona düştü, gelirlerde ciddi düşüş yaşandı. CHP, "siyasi müdahalelerin" kurumu bitirme noktasına getirdiğini iddia ediyor.