2013 yılında Eskişehir Türk Dünyası Kültür Başkenti olduğunda Kazakistan’ın başkenti Astana’ya  gitmiştik…
………………
Kazakistan da at eti yeniyor. Ancak hayvanlar bir yaşına kadar beslenildikten sonra üzerine hiç binilmeden kesiliyor…
……………
Biz de tadına bakmıştık, güzeldi…
……….
Son günlerde de birçok et ürününe at, eşek ve domuz eti konulduğunu öğrendiğimizde bu anımız aklımıza geldi…
……………….
Ayrıca Köfteci Yusuf’un ürünlerinde domuz eti çıkması ve bunun tartışması sürerken…
……………..
Eskişehir’in Çifteler İlçesi Emineekin Mahallesi’nden gelen görüntüler bizi ürküttü…
………….
Görüntülerde birkaç at kafası ve kemikleri var…
………
Birileri atları kesmiş, işine yarayan kısımlarını almış gerisini orada bırakmış…
………..
Bu görüntüleri bize bir vatandaş göndermişti…
……….
Biz de Çifteler Belediyesi ve jandarmaya konuyu sorduk. Bilgileri yoktu…
…………….
Biz de haberi manşetten verdik…
……….
Artık öğrendiklerine göre…
………………
Umarız bir şeyler yaparlar…
……….
Bu atları kimlerin kestiklerini…
……………..
Ve bu etleri kimlere yedirdiklerini bulurlar… 

50 YAŞ VE ÜZERİNE
ENFES BİR YAZI

Sevginin tüm yaşamın anlamı olduğunu, insanı üzmenin günahla eşdeğer olduğunu, yaşamın çok değerli olduğunu anlaşıldığı yaş…
…………..
İlk yirmi yılı hiç bir şey anlamadan aileye topluma kendini kanıtlamakla...
………..
İkinci yirmi yılı iş güç çoluk çocuk aile içi çatışmalarını idare etmekle…
…………..
On yılı ise artık olgunlaşmak ve sevginin; salt sevginin değerli olduğunu anlamakla geçer...
…………
Elli yaşındaki insan artık önünde tüm gücüyle yararlı olabileceği en çok on ya da yirmi yılı olduğunu çok iyi bilir…
………..
Ve arkasını dönüp baktığında geçen elli yılın hızından ödü kopar…
…………
Önünde kalan yirmi yılında bu hızla geçeceğini çok iyi bildiğinden sevginin önemini anlar…
…………….
Mutlu olmanın, mutluluk vermenin yaşamın gerçek yüzü olduğunu; gerisinin hikaye olduğunun farkına varır…
…………… 
Ve yaşamında sevgiden başkasına yer vermez…
………….
Kısacası elli yaşında olmak; mutluluğa açılan kapının keşfedilmesidir…

TEMEL’İN KÖŞESİ

Özel Hayat

Temel bir gün keçisinin boynuna tasma takmış gezdiriyomuş. Yolda Dursun ile karşılaşmış.
-Ula Temel ne yapaysun?
+Köpeğimu gezduriyrum
-Ama habunun boynuzlara var?
+Valla ben onun özel hayatına karuşmayrum