Yeşilçam henüz emekleme safhasındaydı.
Kovboy filmleri ile büyüdük.
Süvarilerin kazandığı, Amerika'nın yerlisi kızılderililerin kaybettiği filmleri.
Yetmedi.
Çizgi romanların hayranı olduk.
Yerli çizgi romanlar çıkıncaya kadar;
Teksas ve Tommiks'teki çizgi roman kahramanlarını rol model aldk.
Elimizde tahtadan yapılmış tüfekler vardı.
Yerli çizgi romanlar çıkınca kendimize geldik.
Abdullah Turan'ın çizdiği Kara Murat ve Sezgin Burak'ın Tarkan'ı ile özümüze döndük.
Cüneyt Arkın ve Kartal Tibet gibi olduk.
Elimizde tahta kılıç.
****
Tam özümüze dönüyorduk ki; bu defa sinemada karate filmlerine kapıldık.
Bruce Lee ve Wang Yu hayranı olduk.
Bu filmleri ve benzerlerini o kadar çok izledik ki, öz kimliğimize dönmemiz epey zamanımızı aldı.
****
O bitti; Godfather filmi ile mafya girdi hayatımıza.
Bizimkiler baktılar mafya filmleri prim yapıyor.
Önce, Kurtlar Vadisi dizisini koydular önümüze.
Hepimiz Polat Alemdar gibi racon keser olduk.
Sonra; Eşkiya Dünya'ya Hakim Olmaz.
Beyaz Cam'a mafya dizileri hakim oldu.
Her dakikasında suçun olduğu ancak, cezasızlığın işlendiği dizilerdi bunlar.
O dizilerin olumsuz etkileri hiç geçmedi.
En anlaşılmaz olan ise, bu TV dizilerin çocukların ayakta olduğu saatlerde yayınlanmasıydı.
O dizilerin tekrarları hala yayınlanıyor.
Çocukların ve genç beyinlerin allayıp pullayıp sergilenen bu suç dünyası yaşamından etkilenmeyeceğini düşünmek büyük hatadır.
Unutmayın;
Ne ektiyseniz,
Onu biçiyorsunuz...
HESAP SORULMADI...
Bol keseden harca, kulübün kaynaklarını har vurup harman savur sonrada yanlış icraatların yüzünden oluşan borçları kulübe bırak, çek git.
Nasılsa hesap soran yok!
Futbolumuzdaki genel durum bu.
Yapanın yaptığı yanına kar kalıyor.
Kimse; kulübü kte yönetmenin ve borç batağına batırmanın, yanlış icraatlarının bedelini ödemiyor.
****
Eskişehirspor 50 yıl önce kendi kendine yetiyordu.
Gelir ve gider dengesi yerindeydi.
Eskişehirspor itibarı olan bir kulüptü.
İcralık olmamıştık.
Ne olduysa 80'li yıllarda oldu.
Hesapsız transferler ve harcamalar.
Kulüp uçan kuşa borçlandı.
****
Bir kulüp ofisi vardı, bir de düğün salonu.
Satıldı.
Sonra; belediyelerin destek olsun diye verdiği akaryakıt istasyonları, reklam tabelaları anında üçüncü şahıslara devredildi.
Kulübün içi boşaltıldı.
Nedense kimse hesap sormadı.
Ne federasyonun ne de kulübün denetim organları sorumlu oldukları denetimleri yerine getirmediler.