Atatürk 23 kez ziyaret ettiği Eskişehir'de Şeker Fabrikasının kurulmasını sağladı.
Şeker Fabrikası yerli ve milliydi.
****
Demiryollarındaki cer atölyesini yabancıların yönetiminden alıp, Türk mühendislerin ve işçilerinin çalıştığı bir fabrika haline getirdi.
Bu fabrikada ilk yerli ve milli otomobil 'Devrim' ve lokomotifler yapıldı.
****
Eskişehir'e ilk liseyi armağan etti. Hükümet konağı olarak inşa edilen binanın 'Eskişehir Lisesi' olmasını sağladı.
Sonrasında bu lisenin adı Atatürk'e saygı nedeni ile 'Atatürk Lisesi' yapıldı.
****
Kentin içme suyu yoktu.
Şehir halkı sıcak termal sularını soğutup içiyordu.
Atatürk ziyareti sırasında kendisine ikram edilen bu suyu beğenmedi.
Belediye Başkanı Kamil Kaplanlı'yı su konusunda görevledirdi.
Yoğun çabalar sonrası; dönemin belediye başkanı Kara Kamil'in (Kaplanlı) ifadesi ile "Ne ettik, ettik. Kalabak Suyu'nu şehre  getirdik."
'Kalabak Suyu' Atatürk'ün armağanıydı.
Halen ülkenin en güzel içme sularından birisi.
****
 21 Şubat 1936 günü; Kalabak Suyu'nun açılış töreni yapıldı.
O günkü Sakarya Gazetesi açılış haberinigünün Türkçesi ile  manşetten verdi.
"Asırlardan beri, eyi bir içme suyundan mahrum duran şarımız nihayet bu önemli dertten kurtuldu. 20.000 Yurddaşın iştirak ettiği açılma töreni , her zaman yurda eyilik ve güzellik getiren Cumhuriyete ve onun büyük başkanına karşı duyduğumuz sevgileri gösteriyordu .. Kaplanlı dağlarından şarımıza aktarılmış olan suyun, yukarı mahalledeki depo önünde yapılan  açılma töreni göz kamaştıracak bir biçimde geçti."

İÇİNDEN SU GEÇEN ŞEHİR...

Ortasından akarsu geçen şehir sayılıdır.
Eskişehir o şehirlerden birisi.
'Su akar, Türk bakar' sözünün aksine son 20 yılda Porsuk Çayı üzerine çok güzel işler başarıldı.
Akarsu çevresinde yaşam alanı oluşturuldu.
İlk başlarda sadece köprübaşı ve çevresi güzelleştirilirken yeni projeler ile yaşam alanları genişletildi.
****
Her ne kadar sandal ile gezdiğimiz asma köprüleri üzerinde fotoğraf çektirdiğimiz salkım söğütlü çayın serinliğini özlesek de; kayıkların yerini botlar ve gondollar aldı.
Güzellik kaybı yok yani.
Çevresinde sıra sıra yazlık sinemalar ve çay bahçeleri vardı.
Şimdi; Kafeler var.
..Ve çay kıyısında oturup dinlenebileceğiniz yeşil bant.
****
Hazır sandal demişken, 'Pire Nuri'yi' anmamak olmaz.
6 yıl önce 90 küsür yaşında ayrıldı aramızdan.
Dragon yarışlarından önce gazetemiz tarafından düzenlenen Sandal Yarışmaları vardı.
Pire lakaplı kayıkçı Nuri Sututar ilerlemiş yaşına rağmen gençlere taş çıkarttı.
Birincilik her zaman onundu.
Ruhu şad olsun...