Günlerdir esefle, üzüntüyle izliyoruz. 
Ortalık çocuk tacizlerinden, kadına şiddetten geçilmiyor. 
Nedense bir türlü önü de alınamıyor...  
Aslına bakarsanız bu tacizler toplumun her kesiminde oluyor. 
Fakat en çok da tarikat ve cemaatlerde olanlar toplumun tepkisini çekiyor.  
Haksız da değil… 
Çirkin olan din kisvesi altında bunun yapılıyor olması. 
Ne yazık ki kutsal dinimize en büyük zararı bunlar veriyor. 
Hele de 6 yaşında şu yavrucağın başına gelenler… 
Anne babanın eliyle ve de dinî referansla olması ise tam bir facia… 
Hadi pedofili hastası sapıkları geçtik… 
Bir anne-baba altı yaşındaki bebesine nasıl kıyar? 
Aklın, iz’anın, vicdanın alacağı şey midir bu? 

Haberleri okurken dikkatimi çekti. 
Hukuktan ümidini kesen bir vatandaş, “Bu sapıkları hadım etmek lâzım”  diye yorum yapmış.  
Vatandaşın bu hadım etme önerisi bana da ilham verdi. 
Araştırdım ve ilginç sonuçlara ulaştım. 

Bilindiği gibi tarikatlar sadece bizde yok. 
Gâvurlarda da var.  
Adamlar, her konuda olduğu gibi tarikat konusunda da bizden ileri. 
Yorumcu vatandaş bu öneriyi getirmeden çok önce, bu akıllı gâvurlar işi çoktan çözmüşler.  
İngiltere’nin Başkenti Londra'nın Finsbury Park bölgesinde “HADIM TARİKATI” adında bir tarikat kurmuşlar. 
Nullo adındaki liderleri 44 yaşındaki Norveçli birisiymiş. 
Osmanlı ecdadımızdan ilham aldıkları öylesine belli ki, şeyhin tarikattaki ünvanı "Harem Ağası" imiş.  
Tarikatın tek ve en önemli ritüeli müritlerini hadım etmekmiş. 
Hadım işlemlerini de kurduğu bir site aracılığıyla internet üzerinden yayınlıyormuş. 
 Hem de canlı yayında, capcanlı... 
Tabi bu seyir beleş değil… 
Böylesine canlı ve heyecanlı bir ritüeli izlemek paralı üyelik sistemine dahil olmakla mümkünmüş. 
 Ve "ödediğin kadar izle" anlayışıyla, işlemin her ayrıntısı için de ayrıca para ödenmesi gerekiyormuş. 

Hele bir de Japon tarikatı türemiş ki…  
Evlere şenlik. 
Kelimenin tam anlamıyla tüy dikmiş! 
Bu tarikatın şeyhi Japon sanatçı Mao Sugiyama, 2012 yılında en önce kendini hadım ettirmiş. 
Sonra da müritlerini… 
Bu nazik işlemden sonra vücutlarının bu kıymetli parçalarını israf etmeyip donduruyorlarmış.  
Daha sonra bir lokanta ile anlaşıp yemek yaptırıyorlarmış… 
Ve meraklı müşterilere porsiyon başına 160 sterline servis ettiriyorlarmış. 

Gerçi bizde de ritüelleri bunlara benzeyen tarikatlar var… 
Aşka gelip yanaklarına ve göbeklerine şiş sokuyorlar. 
Fakat nedense bir türlü göbekten aşağı inip işlemi tamamlamıyorlar. 
O zaman da tehlike devam ediyor. 

Uzun zamandır hukuk yoluyla kadın ve çocuk tacizlerinin önüne bir türlü geçilemedi. 
Bu gidişle geçileceği de yok… 
Öyleyse her şeyi ithal eden yetkililerimiz, böylesi tarikatların ülkemize gelmesini sağlasa da, 
Kadın ve bebelerimize taciz ve tecavüze yeltenen bu sapıkları bu tarikatlara mürit yapsa… 
Bence bu sorun önemli ölçüde çözülür. 
Nasıl olsa tarikata meraklı bir milletiz… 
Siz ne dersiniz?  

BU DA, “ELE VERİR TALKINI, KENDİ YUTAR SALKIMI” OLAYI 
Adam Afyonkarahisar’da avukatlık yapıyor. 
Yani mesleği hukukçu… 
Avukatlığının yanında üstelik bir de “Kadın Hakları Savunuculuğu” yapıyor.  
Yani şiddete maruz kalan kadınların haklarını savunuyor. 
Böylesine meziyet sahibi bir koca… 
Fakat küçük(!) bir kusuru var. 
Her akşam eve gelir gelmez şeytanla don değiştirip, “Orana değmiş, burana değmemiş” diyerek karısını dövüyormuş. 
“Karısı değil mi döver de severde…” diyebilirsiniz. 
Hâttâ avukat beyin bu davranışını, “Karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin” diyen atalarımızın nasihatına uygun da bulabilirsiniz. 
Fakat bunca dayak kadıncağızın canına tak etmiş ki, dayanamayıp soluğu mahkemede almış. 
“Eşim bir hukukçu hâkim bey” demiş.  “Nasıl bir hukukçu ise sabah gidip dayak yiyen kadınları savunuyor, akşam eve gelip bana dayak atıyor…”