Anadolu'nun derin köklerinden gelen bir geleneğiz bu kışlık hazırlama işi. Yazın bereketiyle toplanan meyve ve sebzeler, kışın soğuk günlerinde bizi sıcak sıcak karşılayacak bir hazırlığın içinde buluyor kendini. Salçalar, reçeller, turşular… Bu hazırlıkların her biri, sadece kışın sofralarımızı renklendirmekle kalmıyor, aynı zamanda bir nesilden diğer nesile aktarılan kültürel değerlerimizin, hünerlerimizin de bir yansıması oluyor.
***
Birçok kişi için bu hazırlık süreci, meditatif bir etkiye sahip. Sebzeleri doğramak, meyveleri ayıklamak, kavanozlara doldurmak... Tüm bu ritüeller, modern hayatın karmaşasından uzaklaşarak doğa ile baş başa kalmanın, toprağın bize sunduğu bereketle iç içe olmanın bir yolu.
***
Bunun yanında kışlık hazırlıklar, ekonomik bir avantaj da sağlıyor. Yazın en taze ve en ucuz olduğu dönemde alınan ürünler, kışın yüksek fiyatlarla satın alınanlardan çok daha lezzetli ve doğal bir alternatif sunuyor. Ayrıca, evde yapılan kışlıkların içeriğini bilmek, kullandığımız malzemelerin kalitesinden emin olmak, sağlık açısından da büyük bir avantaj.
***
Fakat bu geleneğin sadece mutfakla sınırlı olmadığını da unutmamak gerek. Kışlık hazırlıklar, battaniyelerin, yün kazakların ve diğer kış giysilerinin yeniden gün yüzüne çıkarılması, evin sıcacık bir kış yuvasına dönüştürülmesi anlamına da geliyor.
***
Kısacası, kışlık hazırlıklar, hem mutfakta hem de evin diğer köşelerinde, bizi kışa hazırlayan, sıcak ve samimi bir ritüeldir. Bu ritüel, bizi doğa ile buluşturan, geçmişle bugün arasında bir köprü kuran ve geleceğe dair umutlar beslememizi sağlayan bir geleneğimiz. Soğuk kış günlerinde sıcacık bir çorbada, mis gibi bir turşuda ya da üzerimize giydiğimiz sıcak bir kazakta, yazın emeğini, sevgisini ve sıcaklığını hissedeceğiz.