Eğer bir yerde trafik kültürü yoksa, o ülkede yaşam standartları kötüdür.
Sadece trafiğe bakarak, O toplum içerisindeki insanlar yasalara saygılı mı, hoşgörülü mü, empati yeteneği gelişmiş mi, yardım sever mi, öfkeli mi..?
Tüm bunları trafiği ve araç sürücülerinin davranışlarını gözlemleyerek anlayabilirsiniz.
****
Eskiden yaya yola adımını attığında araç trafiği dururdu.
Şimdi; yaya öncelikle yaya geçitleri yapıldı.
"Yol yayanın." dendi ama; onu bile dinleyen yok!
****
Trafik karnemizde hal ve gidişimiz iyi değil.
Gün geçtikçe de daha kötüye gidiyor.
Ne yayaya saygı var.
Ne diğer araç sürücülerine.
Trafik kuralları var.
Herkes kendi kuralını koymaya çalışıyor.
Trafiğin en yoğun olduğu saatlerde, caddelerde sağlı sollu park sorununu çözecek trafik polisi bulamazsınız.
****
Trafiğin kalitesini anlam için trafiğin sesine kulak vermek yeterli olacaktır.
Ne yazık ki; iletişim konusunda büyük sıkıntılarımız var.
Korna çalarak iletişim kuran bir insan topluluğu olduk.
Korna ile selamlaşan.
Korna ile küfürleşen.
Sıkışan trafiği korna çalarak açmaya çalışan.
Çevreye vereceği rahatsızlığı düşünmeyen, yoğun magandalık içeren bir sürücü modeli ile karşı karşıyayız.
Aracına kurduğu ek sistemlerle gürültü kaynağı yaratan ve bundan mutluluk duyanların sayısı arttı.
Kısacası trafik neyse; biz oyuz..!
GÜZEL OLAN HER ŞEYİ YOK ETTİK...
Ne kadar güzel şey varsa yok ettik...
Evlerimizin iki tarafı balkondu.
Balkonlarımız açık hava yaşam alanımızdı.
Düş odamızdı.
Şimdi; kapalı balkonlar.
Çoğu oturma odasına katılmış.
Ya da salona mutfağa...
****
Ülkenin üç tarafı deniz, elerimizin üç tarafı bahçeydi.
Kümeste yumurta.
Domates, biber ve maydonoz vardı.
Belki de bizim cezamızdı.
Unutkanlığımız, güzeli inkarımız.
Bahçesiz evlerde, kapalı balkonlarda camekan içinde yaşamaya mahkum edildik...
****
O tek katlı, bahçeli evlerimizi yıktık.
Yerine yüksek binalar diktik.
Ama; bu izole olmuş yaşam yüzünden eski mutluluklarımızı ve neşemizi yitirdik.
Bahçemizde bir ağacı gölgesine oturup çay-kahve içme zevkini kaybettik.
Önceden tüm komşularımızı tanırdık.
Şimdi aynı binada oturup adını bilmediğimiz komşularımız var.
Asansörde karşılaşıp, yabancı gibi selamlaştığımız...