Türkiye’nin ekonomisi hep bıçak sırtı, gündemi hep karışıktı, ancak geleceğe olan inanç hep vardı. Şu karışıklık bir düzelsin, şu iktidar bir gelsin, terör bir bitsin düzlüğe çıkacaktık; çıkamadık, artık kimse daha fazlasını umut etmiyor, aynı kalabilirse ne ala.
Ailede eğitimine yatırım yapılan çocuk, okuyacak aileyi kurtaracaktı mesela, okudu kendini bile kurtaramadı. Sahi, hayata yeni başlayan bir genç, hangi üniversiteyi kazanıp, ne kadar kurtarabilir kendini. Üniversite sınavı birincisi olan gencimiz tıp seçmiş, pratisyen hekim 32.500TL maaş alırken, yoksulluk sınırı 33.000TL olmuş.Birincinin 6 sene sonunda alacağı maaş yoksulluk sınırının altında kalıyor.
Binbir emek ve sermaye ile kurulan küçük işletmelerin büyüme hayalleri olurdu, artık ayakta kalabilen şanslı, beş yılda ise 583 bin 314 küçük esnaf iflas etti.
Yaşlanıp yorulanlar, çalışma hayatına ömrünü verenlerin çoğu 7.500TL emekli maaşı ile sefalete sürüklendiler. Çalışma hayatına devam edenler gelecekte daha iyi şartlarda olacaklarına inanıyorlar mı?
Bir zamanlar bu ülkede beyin göçünün tersine çevrilmesi konuşuluyordu.Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 6 Nisan 2023’te yayınladığı verilere göre sadece 2021 yılında Türkiye’den diğer ülkelere 287 bin 651 kişi göç etti. Sadece 2022 yılında 18434 doktor ülkeyi terk etti. Bir çok uzmanlık dalında doktor bulmak veya randevu almak imkansız hale geldi.
Bankalara borcu olmayan hemen hemen kimse yok. Kredi kartları limitleri zorluyor, icra dairelerindeki dosya sayısı da 21 milyon 821 bin oldu. Her dört kişiye bir dosya, yani neredeyse her haneye bir dosya düşüyor.
Saymakla bitiyor mu? Orta direk yıkılırken devletten yardım aile sayısı 7 milyonu geçti. Dünyanın bir çok geri kalmış ülkesinden insanlar Türkiye’ye doluştular, ülkenin bütün etnik yapısı değişti. Bütüm bu umutsuzluk ve sefalet insanların psikolojisini de alt üst etti. Herkes barut ve öfke fıçısı halinde günlük hayata karışıyor.
Bu ülkenin evlatları yıllarca okuyup çalışıp, bir ev kiralamaya dahi zorlanmayı, bir araba almayı sadece hayallerinde görmeyi, yokluğu ve sefaleti hak etmiyorlar.