Cumhurbaşkanı Erdoğan Anadolu Üniversitesi'ne bir Rektör atıyor.

Parti çevresinde bir sevinç bir sevinç!

Ardından;

“Vay be adam fetösavar mış. Zaten Polis Enstitüsü müdürlüğü yapıyormuş. Babası belediye başkanı, annesi de Emine hanımın arkadaşıymış. Rektörlüğe çok yakıştı valla” methiyeleri geliyor.

Sonrasında da

“Zaten Cumhurbaşkanımız bu ismi Rektör olarak atadıysa mutlaka bir bildiği vardır” tespitleri...

***

Aradan belli bir süre geçiyor.

Bu süre içinde hem Rektör hem de annesi söylemleri ve eylemleri ile ülke genelinde gündem olmaya başlıyor.

***

Söz konusu rektörün bir gün, üstelik görev süresinin dolmasına epey bir zaman olmasına rağmen, ani ve sürpriz bir şekilde istifa ettiğini duyuyoruz.

İstifa nedeni olarak sağlık sorunları ileri sürülse de herkes bunun bir istifa olmadığını, kendisinin istifa ettirildiğini, istifaya zorlanma nedeninin de üniversitedeki bazı ihaleler olduğunu biliyor.

***

Rektörün gelişine sevinen parti çevresinde bu kez aynı rektörün gidişine sevinç var!

Bu sevincin hemen arkasından da:

“Cumhurbaşkanımız durup dururken kendi atadığı rektörü görevden almaz. Aldıysa demek ki çok büyük ve affedilmeyecek işlere bulaştı” tespitleri beraberinde geliyor.

***

Şafak Ertan Çomaklı yukarıda anlattığımız şekilde geldiği gibi gitmişti hatırlarsanız.

Yerine Fuat Erdal atandı.

Erdal'ın rektör atanmasıyla parti çevresinde tıpkı Çomaklı'nın atanması sonrasında bir sevinç bir sevinç!

“Vay be adamda çok iyi eğitim kariyeri var. Hem Bilal Erdoğan'ın vakfında yöneticiymiş. Zaten Cumhurbaşkanımız bu ismi rektör olarak atadıysa mutlaka bir düşündüğü vardır” methiyeleri.

***

Rektörlükte bir dönemi öyle ya da böyle bitiriyor Fuat Erdal.

İkinci defa atanıyor.

Atanmasının üzerinden bir ay bile geçmeden ani ve sürpriz bir şekilde istifa ediyor.

İstifa nedeni açıklanmıyor ama herkes bunun istifa olmadığını, ortada istifaya zorlama olduğunu ve nedenin de yine bazı ihaleler, soruşturmalar ve parti içinde yaşanan güç gösterisi olduğunu biliyor.

***

Rektörün gelişine sevinen parti çevresi rektörün gidişine yine seviniyor iyi mi?

Yine “Cumhurbaşkanımız durup dururken kendi atadığı rektörü görevden almaz. Aldıysa demek ki çok büyük ve affedilmeyecek işlere bulaştı” tespitleri anında dolaşıma giriyor.

O çevre, atama yapılınca da atanan görevden alınınca da ilginç bir şekilde seviniyor!

***

Rektör atanıyor, sevinip alkışlıyor!

Rektör istifa ettiriliyor, sevinip alkışlıyor!

Başka rektör atanıyor, yine sevinip alkışlıyor!

O rektör de istifa ettiriliyor, yine sevinip alkışlıyor!

Parti çevresi gerçekten çok alem!

Rektörler nasıl geldiyse öyle gidiyor, çevre sevine sevine bir hal oluyor!

Si̇teye Fuat Şafak

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

BİR ARAYA GELMEYİ BİLMEZSEN...

Geride bıraktığımız 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle vilayet alanındaki Atatürk Anıtı önünde çelenk konulma töreni yapıldı.

***

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği ve Memleket Sevdalıları Derneği'nin anıta ayrı ayrı çelenk koyup, basın açıklaması yapması Feyyaz Uysal isimli okurumuzun dikkatini çekmiş.

***

“Birbirine yakın düşünceye sahip olan, pek çok ortak üyeye sahip bulunan üç dernek niye birlikte hareket etmeyip, ayrı ayrı çelenk koyarak, basın açıklaması yapar ki?” diye sormuş önce.

Ardından da, üç derneğin birlikte yapacakları bir programın daha etkili olacağını, basında da daha geniş yer bulabileceğini söylemiş.

Son olarak da “Bir araya gelmeyi bilmezsen karanlığı yenmen pek kolay olmaz” tespitinde bulunmuş.

***

Tespiti ve önerisi son derece mantıklı geldi bize...

Her dernek elbette kendisini göstermek ister hak veriyoruz ama mesele düşünceyi göstermekse aynı düşüncede buluşan STK'ların özellikle de özel günlerde birlikte hareket etmesi daha doğru sanki...

S İ T E Y E1 2 3-3

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

OEDAŞ'TAN AYDINLATMA İSTEĞİ VAR...

“Uluönder Mahallesi, Yunus Emre Hastanesinin Acil giriş kapısının bulunduğu İçtenlik Sokakta aydınlatma ışığı yok .

OEDAŞ bunun için dilekçe verdiğimiz zaman, konunun il aydınlatma komisyona sevk edileceği, burada alınacak karar doğrultusunda çalışması yapılacağını söylüyor.

Ancak her sene cimer üzerinden bu şekilde cevap geliyor ama hiç çalışma yapılmıyor .

Sokağın çok geniş olmadığı için mi yoksa tasarruf yüzünden mi bunlar yapılmıyor bilmiyoruz ama acile gidip gelenlerin de bu sokağı kullanan Mahalle sakinleri olarak karanlıkta gidip gelmek zorunda kalıyoruz.”

İlgililerin bilgisine sunulur...

Lamba-1

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

ÇÖKÜYOR MUYUZ ACABA?

-Dayanışma yok olduğunda…
-Üretim zayıfladığında…
-Tüketim, çılgınlık boyutuna ulaştığında…
-Vergiler arttığında…
-Liyakat dikkate alınmadığında…
-Adaletsizlik yaygınlaştığında…
-Umutlar kırılmaya başladığında…
-Göç hızlandığında…
-Gurur ve kibir tavan yaptığında…
-Gösteriş, riyakarlık ve yalakalık çoğaldığında…
En kötüsü de:
-Her şey normalmiş gibi tüm bunları görmezden gelen ve kabullenen bir toplum haline gelindiğinde, O TOPLUM ÇÖKER…
Bunları Yüzyıllar önce yaşamış İbn-i Haldun söylüyor…
Şimdi bir daha yazının başına dönüp, madde madde bir daha okuyun.

Çöküyor muyuz karar verin!