Aynı ırk’a ait olmamız gerekmiyor…
Aynı din ve mezhep de…
***
Aynı spor kulübünü tutmamız da gerekmiyor birlikte yaşarken.
Aynı siyasi partinin düşüncesini taşımak durumunda da değiliz.
Aynı yaşam tarzını da benimsememiz gerekmiyor.
***
Bunlar bizim farklılıklarımız, birbirimizden ayrıldığımız özelliklerimiz sadece.
Aslında bunlar bizim güzelliklerimiz.
Ama-fakat-lakin gelin görün ki, bu güzel olan farklılıklarımızı düşmanlığa çevirmek isteyenler var.
Farklı ırk’a, farklı mezhep’e, farklı spor kulübüne, farklı parti düşüncesine ve arklı yaşam tarzına sahip olduğu için diğerini ötekileştirmeye çalışanlar var.
***
Kendi ırkını…
Kendi mezhebini…
Kendi spor kulübünü…
Kendi partisini…
Ve…
Kendi yaşam tarzını öne çıkartırken, diğerlerini özellikle ittiren, ötekileştiren hatta aşağılayıp, yok etmek isteyenler var…
***
Ne yazıktır ki:
Farklılığın ortaya koymuş olduğu güzelliği yok etmek için görev üstlenmiş bir dolu insan var etrafta…
Dahası...
Hiç kimsenin inancına, fikrine ve yaşantısına saygı göstermeyip, her fırsatta kendi fikir ve inançlarına saygı gösterilmesini bekleyenler var.

MİHALIÇÇIK BELEDİYE BAŞKANINDAN DÖRT İSTEKLE İLGİLİ ÇAĞRI VAR...

Mihalıççık Belediye Başkanı Haydar Çorum'un, hem Eskişehir kamuoyundan hem de Eskişehir'de yaşayan Mihalıççıklılardan dört isteği var...
***
Birincisi: Yunus Emre...
İlçenin en kıymetli unsurunun Yunus Emre olduğunu söylüyor.
Bebek ölümlerinden, zararlı alışkanlıkların artmasına, tecavüz ve tacizlerden, şiddete kadar yaşanan tüm olumsuzluklardan kurtuluşun Yunusun dili ve öğretisiyle mümkün olacağını söyleyerek “Siyasetçilerden toplumun her kesimine kadar Yunus'un o diline, öğretisine ve yaşam felsefesine ihtiyacı var” diyor.
O yüzden, Yunus Emre'nin yılda bir kez mezarı başında anılmasından öteye taşınması gerektiğinin altını çizerek ”Bu yıl ilk kez Yunus Emre vakfı toplantısına valimiz Hüseyin Aksoy başkanlık etti. Bu bizi umutlandırdı” diyerek, Eskişehir'in bütün kurum ve kuruluşlarıyla Yunus Emre için seferber olmaya çağırdı.
***
İkincisi: Şehir merkezinde yaşayan Mihalıççıklılar...
İlçe nüfusunun 8 bin olduğunu, halbuki 12-13 bin kişinin yaşadığını söylüyor Haydar Çorum.
“Yaz ve bahar aylarında ilçedeki evlerine gelen Mihalıççıklılar, kışın üç ay şehirdeki evlerine gidiyor. Nüfus kayıtları ise şehirde. Halbuki biz İller Bankasından nüfus oranına göre pay alıyoruz. Sadece İller Bankası payı da değil. Kurumlar bile hizmet getirecekleri ilçenin önce nüfusuna bakıyor. Yatırımları önce nüfusu daha fazla olan ilçelere yapıyor. O yüzden Mihalıççıklıların nüfus kayıtlarını ilçeye getirmesini istiyoruz. Halbuki biz o kaydı olmayan ama 7-8 ay ilçede kalanlara belediye olarak her türlü hizmeti götürüyoruz. Bu durum ilçede yaşayanların da daha faazla hizmet almasına yol açıyor” diyerek, biran önce Mihalıççıklıların kayıtlarının Mihalıççığa getirilmesi çağrısında bulunuyor.
***
Üçüncüsü:İlçede Madencilik Yüksek Okulu açılması...
Nüfusu 20 binden az olan ilçelerde Yüksek Okul açılmaması yönünde bir karar bulunduğunu hatırlatıyor Çorum...
Ardından da “Ancak bizim ilçemizin farklı bir durumu var. Şöyle ki ilçe sınırları içindeki madenlerde 12-13 bin çalışan var. Bu durum, ilçede bir Maden Yüksek Okulu açılması için mükemmel bir ortam sağlıyor. Kamuoyundan ve siyasilerden bu konuda destek bekliyoruz...
***
Dördüncüsü:Hentbol takımı destek bekliyor.
Belediye Hentbol takımının süper ligde mücadele ettiğini söylüyor Haydar Çorum.
Eskişehir'in süper liglerde oynayan tek takımı olduğunu hatırlatarak, hedeflerinin ligde kalmak olduğunu söylüyor.
Belediyenin imkanlarıyla bu mücadelenin sürdüğünü de sözlerine ekleyip”Eskişehirlileri, süper liglerde mücadele eden tek takımı olan Hentbol takımımıza maddi ve manevi destekte bulunmasını bekliyoruz” diyor.
***
Mihalıççık Belediye Başkanının, ilçenin ihtiyaç duyduğu dört isteği de doğru ve yerinde.
Umarız Eskişehir kamuoyu ve Mihalıççıklılar da bu dört isteğin yerine gelmesi için elinden geleni yapar...

BELEDİYENİN AÇTIĞI BİR TESİS BİLE...

Selin Eren sekiz yaşındaki bi kız çocuğu, Alışveriş Merkezinde açılan buz pistinde paten kayıyor.
Çok hoşuna gidiyor.
***
Ailesi fırsat buldukça götürüyor ve kaymayı sürdürüyor.
Bir gün alışveriş merkezi buz pistini kapatıyor.
Küçük kız çok sevdiği buz pistinde paten kaymayı artık yapamıyor.
***
Aradan 10-12 yıl geçiyor.
Selin Eren genç bir kız oluyor artık.
Antalya Muratpaşa Belediyesi eğlence amaçlı bir buz pisti kurunca, Selin Eren  yıllar sonra yine paten kaymaya başlıyor.
***
Bir süre sonra antrenör eşliğinde profesyonel çalışmalara başlıyor.
Birbiri ardına gelen madalyaların ardından bu alanda uluslararası başarıları kovalamaya başlıyor.
Sonuç olarak...
Belediyenin bir ilçede bir buz paten pisti açması, ülkenin milli bir sporcu kazanmasına yol açıyor.
***
Diyeceğimiz o ki; Belediyelerin sağlamış olduğu mekanlarla özellikle çocuklara sağladığı imkanlar, ülkenin ileride ünlü sporcu ve sanatçılarının yetişmesinin ilk adımını oluşturuyor.
Umarız, bizim belediyelerimiz de şehrin her köşesini böylesine spor ve sanat mekanlarıyla donatmaya devam eder...

BU ÇOK GÜZEL...

Danimarkalı filozof Soren Kierkegaard söylemiş.
"Tiyatronun kulisinde bir gün yangın çıkmış. Palyaço haber vermek için sahneye gelmiş. Herkes bunun bir şaka olduğunu sanıp alkışlamaya başlamış. Palyaço uyarmaya devam ettikçe alkışlar daha da hızlanmış. Sanırım dünyanın sonu, her şeyin bir şaka olduğunu sananların yükselen alkışları arasında gelecek..."
Neden hoşuma gitti bilmiyorum ama söylenen sözlerden galiba bugünlere bir bağ kurdum...


P A L Y A Ç O