AK Parti'de kongreler tek adayla yapılır.
Kongreden haftalar önce, parti müfettişleri ve Eskişehir'den sorumlu parti görevlileri tarafından süreç içinde belirlenen muhtemel il başkan adayları en son Erdoğan'ın karşısına dizilir, kısa bir mülakat sonrası, kongrede kimin il başkanı olacağı orada belirlenir.
***
Bu gelenek sadece 2006 yılında bozuldu.
Zira...
AK Parti'nin 2006 yılında yapılan il kongresi, partinin Eskişehir'de 2 adayla yaptığı tek kongre oldu.
Şöyle ki;
Erdoğan Fikret Dönmez'in Eskişehir İl Başkan adayı olmasına karar vermiş ancak, kurucu il Başkanı Olan Osman Yüksel genel merkezin “Sakın aday olma. Senin adaylığına onay vermiyoruz” baskısına rağmen il başkan adayı olmuş ve seçimi de kazanmıştı.
***
Erdoğan ve genel merkeze rağmen aday olup seçimi kazanan il başkanı Osman Yüksel, seçim zaferini, kongrede kendisini destekleyen dönemin Eskişehir milletvekili Muharrem Tozçöken ile vilayet meydanında çiftetelli oynayarak kutladıktan birkaç gün sonra, yönetimi ile birlikte görevden alınıverdi.
O yüzden...
Osman Yüksel, AK Parti'de olmayan parti içi demokrasinin ilk kurbanıdır.
***
Benzeri bir girişimin yaşanması az daha 2012 yılında yapılan il kongresinde yaşanmak üzereyken bu durum akıl almaz bir şekilde ve son anda engellenmişti.
Şöyle ki;
O kongrede Erdoğan ve genel merkez Süleyman Reyhan'ın il başkanlığına karar vermiş ama Ayten Kızılsu “Ben de adayım” diye ortaya çıkmıştı.
Erdoğan'ın da bizzat katıldığı Atatürk Stadyumunda yapılan il kongresinde, genel merkezin kararına rağmen aday olacağını açıklayan Ayten Kızılsu, verilen 10 dakikalık süre içinde adaylık listesini divana veremediği için aday olamamıştı.
Kızılsu sonradan, kendisi ve ekibinin stadyumda bir odaya kilitlendiklerini ve bu yolla adaylığının engellendiğini belirterek savcılığa müracaatta bulunmuş fakat bundan hiçbir sonuç alamamıştı.
O yüzden;
Ayten Kızılsu, AK Parti'de olmayan parti içi demokrasinin ikinci kurbanıdır.
***
Ayten Kızılsu'nun stadyumda odaya kilitlenerek adaylığının engellendiği kongrede il başkanı seçilen Süleyman Reyhan ise Parti'de 2 kez il başkanı olan tek isimdir.
Aslında Süleyman Reyhan il başkanlığına iki kez vekaleten atanmış, bir kez kongre ile seçilmiş, iki kez de görevden alınmıştır.
O yüzden...
Süleyman Reyhan AK Parti'de olmayan parti içi demokrasinin belki de üçüncü kurbanıdır.
***
Velhasıl...
AK Parti'de “Parti İçi Demokrasi Hakem Kurulu” diye bir kurul icat edilmiş ya!
Son yapılan il kongresinde üç kişiden oluşan bu kurulda sadece Osman Yüksel'in yer almasının nasıl bir mizahi durum ortaya çıkarttığı haklı olarak yazılıp-çiziliyor ya!
Aslında “ izahı olmayan durumun mizahı olurmuş” sözünden hareketle, söz konusu kurula Osman Yüksel ile birlikte Ayten Kızılsu ve Süleyman Reyhan'ın da konulması cuk oturur, böylece siyasi mizah da tavan yaparmış!
Ne de olsa üçü de partinin “İleri Demokrasi” ağacından düşmüş isimler!
Hatta...
Parti içi demokrasi hakemliğini sonuna kadar hak etmiş isimler!
CHP BU SAATTEN SONRA BU STRATEJİSİNİN ALTINDA KALMAMALI...
Bu köşede sürekli olarak CHP'nin yıllardır ortaya koyduğu muhalefet anlayışını eleştirirken “İktidarın neyi yapamadığını ya da yanlış yaptığını sürekli olarak anlatıp gezmek bir işe yaramıyor” dedik.
Zira...
Bunu zaten herkesin anladığını ve bildiğini söyledik.
***
Meselenin aslında “Doğruyu şu yapar” denilen bir ismin bulunamayışında olduğunu dile getirdik.
İşte bu anlamda CHP Özgür Özel'in, Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi sürecini başlattığına yönelik açıklamasının doğru bir yöntem olduğunu düşünüyoruz.
***
CHP Cumhurbaşkanı adayının CHP üyeleri tarafından belirleneceğini açıklaması ve buna bağlı olarak da CHP'ye üye olma çağrısı yapmasıyla doğru bir strateji yakaladığını tahmin ediyoruz...
***
Bize göre Özgür Özel, bu çağrısı ve başlattığını duyurduğu yeni sürece ilişkin strateji ile “Kırmızı Kart” komedisini telafi etmiş görünüyor.
***
Ancak...
CHP'nin, Cumhurbaşkanı adayının parti üyeleri tarafından belirlenmesi meselesini, meselenin altında kalmadan gerçekleştirmesi, üyelerin Cumhurbaşkanı aday tercihinin partide yeni bir kavga, yeni bir bölünmeye yol açmaması ve çıkan ismi herkesin içine sindirmesi gerekiyor.
Zira...
CHP seçmeninin bir fiyaskoya daha tahammülü olacağını zannetmiyoruz.
Öte yandan...
CHP'nin bu işin üstesinden gelip gelememesinin bir anlamda iktidar olup olamayacağına olan güven ve güvensizliğin de belirgin göstergesi olacağını düşünüyoruz...
OLMASI GEREKENİN MEZİYET OLARAK SUNULMASI BANA MI GARİP GELİYOR?
Büyükşehir Belediyesi Hayvan Pazarı içinde kalan 2 dönümlük alana Mezbaha yapmak istiyor.
Mezbaha yapılmak istenilen yer, tahsisli bir yer olduğu için bakanlığın cins değişikliği yapması lazım.
Yani iki satır yazı ile hallolacak, mesele bile edilmeyecek bir durum.
***
Bakanlık bu izni veriyor, yani iki satır yazıyı yazıyor, AK Partililerden duyuru anında geliyor: “Müjde. Mezbaha sorununu çözdük. Engelleyen değil, çözüm üreten oluyoruz”
***
Kurtuluş Kapalı Pazar Yeri bakanlık tahsisli bir yer.
Bina sağlıklı olmadığı için yıkılıyor.
Yerine yenisi yapılacak.
Yerin sahibi olan bakanlığın tahsis yapması lazım.
Yani iki satır yazı ile hallolacak, mesele bile edilmeyecek bir durum.
***
Bakanlık bu izni veriyor, yani iki satır yazıyı yazıyor, AK Partililerden duyuru anında geliyor: “Müjde. Pazar yeri sorununu çözdük. Engelleyen değil, çözüm üreten oluyoruz”
***
Zaten olması gerekenin büyük bir meziyet olarak sunulması bir bana mı tuhaf geliyor?