Erdoğan'ın Eskişehir'deki gerek kongre gerekse miting konuşmalarının çoğunu bizzat yerinede takip ettim.
Yerinde takip edemediklerimi ise mutlaka canlı yayınlardan izledim.
***
Eskişehir'de yaptığı konuşmalarında dikkat çeken adeta dört kuralı vardı.
1- Konuşması en az bir saat sürer.
2- Konuşması içinde Eskişehir'e yapılan hizmetleri anlatır.
3- Eskişehir'e yeni müjdeler verir.
4- Eskişehir'deki CHP'li belediyeleri mutlaka eleştirirdi...
***
Erdoğan Cumartesi günü yapılan AK Parti 8. Olağan Genel Kurulunda yaptığı konuşmada bu dört maddeden sadece Eskişehir'e yapılan hizmetleri anlatmakla yetindi.
***
Erdoğan kürsüde 25 dakika kalarak belki de Eskişehir'deki konuşmalarının en kısa olanını konuştu.
Konuşma metni içinde Eskişehir'e müjde de yoktu...
Dahası...
Yine konuşması içinde Eskişehir'deki CHP belediyelerine eleştiri de yoktu...
***
Velhasıl...
Erdoğan Eskişehir'e bu gelişinde, diğerlerinden çok farklıydı.
Çok durgun, çok yorgun, çok keyifsizdi örneğin.
Erdoğan'ı hiç böyle izlememiş, dinlememiştim.
Bir gün önce katılmayacağı açıklanan kongreye son anda katılma kararı vermesinin etkisinden midir bilemiyorum ama Erdoğan adeta “Gelmiş olmak için gelmiş, konuşmak için konuşmuş” gibiydi...
Erdoğan-33

HASTANEDE BU TAVIR HİÇ HOŞ DEĞİL...

Çok sevdiğimiz, kişilik ve karakterine hayranlık duyduğumuz bir meslek büyüğümüz var.
Kendisi, eşi, kızı domuz gribine yakalanmış.
En son hastalığın belirtileri 5 yaşındaki torununda başlamış.
Ateşi yükselince Cumartesi gecesini Pazar gününe bağlayan gece Şehir Hastanesi Çocuk Acil servisine götürmüşler.
***
Önce doktor muayene ediyor çocuğu, ardından Sarı bölgeye alınıp, serum takılıyor.
Ateş düşmeyince bu kez soğuk kompleks yapılmak isteniyor.
Annesi “Soğuk kompleksi zaten evde sürekli yapıyoruz. O halde çocuğumun kolundaki serum bantını sökün, biz gidelim, sizin burada yapacağınız soğuk kompleksi biz evde yapalım” deyince olaylar başlıyor.
***
Çocuğun kolundaki serum bantı ıslatılmadan, ağda yapar gibi sökülüyor önce.
Anne, çocuğunun acıdan ağlamaya başlaması üzerine “O bantın ıslatılarak çıkartılması gerekmiyor mu?” diye tepki gösteriyor.
***
Hemşire  önce “Abartıyorsunuz” diyor, ardından “O zaman böyle gitseydiniz. Ya çocuğunuzu ikna edin ya da çok biliyorsanız kendiniz çıkartın. Sizin hak edemediğiniz çocuğunuzla biz niye uğraşıyoruz?” diye çıkışıyor.
***
O sırada baba geliyor ve şahit olduğu tavır karşısında şikayetçi olmak için hastane polisine gidiyor. Kendisine karakola gitmesi söyleniyor falan iş büyüdükçe büyüyor.
Halbuki “Doğru söylüyorsunuz” denilip, çocuğun kolundaki serum bantı ıslatılarak çıkartılıverse, bunların hiçbiri yaşanmayacak...
***
Sonuçta, gecenin bir vakti çocukta travma, anne babada travma ile sonuçlanan bir olay yaşanıyor.
Çocuk acil servisinde çocuk ve ailelerinin psikolojisinin dikkate alınmadığını gösteren bir olay bu anlattığımız.
***
Hekimler elbette başımızın tacı. Sağlık çalışanlarına elbette minnet borçluyuz.
Bir çoğu büyük bir fedakarlık örneği göstererek insanların yaşamını kurtarıyor.
Gönül istiyor ki aralarından bu tür tavırlar sergileyenler çıkmasın.
Umarız bu üzücü olayın, başkalarının da başına gelmesi yönünde gerekli müdahalelerde bulunulur.
Zira...
Çocuklar hassastır, söz konusu çocuklar olduğunda aileleri daha da hassas...

ALBAYRAK ASLINDA RİSK ALMIŞTI...

AK Parti Kongre salonunda her ne kadar sık sık “Boş yerlere oturun” anonsları yapılsa da.
Her ne kadar İl başkanı ile divan başkanı arasında, ayakta olanların koltuklara oturması için yapılan çağrı yüzünden atışmaları olsa da...
Her ne kadar insanların kongreye katılmaları için “Çeşitli hediyelerimiz ve ikramlarımız var” açıklamaları yapılmış olsa da...
AK Parti il kongresine katılm hiç de fena görünmüyordu.
İl başkanı Albayrak, kongre salonu olarak ESTÜ Spor Salonunu belirlemekle aslında risk almış.
Neyse ki salonda fena olmayan kalabalık bu riskin altında kalmasına neden olmamış...

Gürhan-6