Türkiye Avrupa ilişkileri Batı’nın Türkiye’ye acil ihtiyaç duyduğu dönemlerde
ilerlemeler sağlayan bir politik düzlemde seyrediyor.
Rusya’nın Avrupa ve Akdeniz’de üstünlük kurma politikasını
19.yüzyılda engellemek isteyen Fransa ve İngiltere
1854 Kırım savaşında Osmanlı İmparatorluğu ile birlikte
Rusya’ya karşı savaşıyor.
Rusya Balkanlar ve Karadeniz’de durduruluyor.
İngiltere Hindistan yolunda Rus tehdidini engelliyor.
Napolyon savaşlarından yenik ayrılan Fransa
Kıta Avrupası’nda Rusya’yı durduruyor .
Savaş sonrasında yapılan 1856 Paris Konferansında
Osmanlı İmparatorluğu, “Avrupalı Devlet sayılıyor” !
toprak bütünlüğü garanti altına alınıyor.
İtalya ve Almanya geçte olsa siyasi birliklerini tamamlıyor.
…
Soğuk Savaş’ın ilk yıllarında Kore’de başlayan
Kuzey Güney Savaşı (1950-1953)
ABD ve Çin’in güç mücadelesine sahne oluyor.
ABD ve Müttefikleri, Çin ve Rusya’ya karşı Kore’de üstünlük kurmak istiyor.
Möntrö Sözleşmesi’ne soğuk bakan Stalin,
Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu topraklarının
büyük bir bölümünün Sovyet Cumhuriyetleri olan
Gürcistan ve Ermenistan’a ait olduğunu iddia ediyor.
Sovyet Rusya lideri Stalin’in tehdidine karşı
NATO’ya üye olmak isteyen Türkiye süreçten yararlanmak istiyor.
Türkiye Kore Savaşına bir tugay göndererek
ABD yanında savaşa giriyor.
Üstün başarı örnekleri sergiliyor ve savaş sonrasında
1952’de NATO’ya üyelik hedefi gerçekleşiyor.
Sovyet Rusya’nın tehdidi görece azalıyor.
Türk Batı ilişkilerinde yeni bir dönem başlıyor.
…
Batı Avrupa’da Almanya ve Fransa’nın başlattığı ekonomik entegrasyon süreci 1957’de Roma Antlaşması ile Avrupa Ekonomik Topluluğuna (AET) dönüşüyor.
AB’nin temelleri atılıyor.
1959’da Türkiye üyelik müracaatı ile Avrupa yolculuğunu başlatıyor.
1987’de AB’ye aday üye olmayı başarıyor;
ancak siyasi ekonomik ve demografik sorunlar aşılamıyor.
2016’da kesilen müzakere süreci
2017’de Türk politikalarının Kopenhag kriterlerini ihlal ettiği eleştirisi,
2018 Avrupa Birliği- Türkiye Gümrük Birliği’nin modernizasyonunda
daha fazla çalışma öngörülmemektedir raporu,
Türkiye’nin tam üyelik hedefini çıkmaza sürüklüyor.
İhracatının büyük bir bölümünü Avrupa ülkelerine gerçekleştiren Türkiye,
bariyerlerle karşılaşıyor.
Göç sorunu Batı Avrupa’nın Türkiye ile diplomatik ilişkilerinde
pozitif bir iklim sağlasa da
Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın engellemeleri süreci gölgeliyor.
…
Siyasi ve ekonomik üstünlüğü Çin’e kaptırmak istemeyen ve
Rusya’ya yakınlaşan Başkan Trump’ın yeni konsept arayışı
AB ve NATO üyelerini “sırça köşkte” kaosa sürüklüyor.
Ukrayna Lideri Zelenski’nin yaşadığı trajedi,
Atlantik’in batı yakasında
Yeni Avrupa Güvenlik Mimarisi arayışlarını hızlandırıyor.
Le Monde “Türkiye zayıflayan Avrupa için vazgeçilmez hale geldi”
başlığını atıyor.
NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip Türkiye,
siyasi konjonktürde büyük bir avantaj elde ediyor.
19. ve 20. yüzyılı Rus tehdidi ile geçiren Türkiye,
parametreleri belirsiz bir ABD Rusya uzlaşısına karşı konum arıyor.
AB’ye Türkiye’siz Avrupa savunması düşünülemez mesajı veriyor.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan “ok yaydan çıktı ve
geri döndürmenin yolu yok” ifadesi ile uyarı görevini yerine getiriyor.
…
Kırım Savaşı ve Kore Savaşı savaşları sonucunda yakalanan süreç gibi,
Ukrayna Savaşı da konjonktürel olarak,
yeni fırsatları ve riskleri ortaya çıkarıyor.
Türkiye AB’ ye tam üyelik yolunda çok önemli bir süreç yakalıyor.
AB’de Türkiye ve İngiltere için imtiyazlı ortaklık arayışları da değerlendiriliyor.
Suriye ve İran’da yaşanacak yeni gelişmeler
sürecin gelişmesinde kritik önem taşıyor.
Türkiye ve İran arasında yükselen tansiyon
yeni gelişmelerin habercisi gibi görünüyor.
Başkan Trump İran dosyasını açıyor !