AB sürecinde önemli bir avantaj yakalayan Türkiye,
siyasi gelişmelerin etkisiyle piyasaların sarsıldığı
çalkantılı günler yaşıyor.
İMKB büyük kayıplarla ani düşüşler yaşıyor.
MB ekonomik programlarla çok zor elde edilen kazanımların
büyük bölümünü kaybetme riski ile karşılaşıyor,
faiz artırım kararı alarak piyasaları sakinleştirmeye çalışıyor.
AB’ye tam üyelik isteyen Türkiye,
süreci hukukun üstünlüğü ilkesi ile desteklemelidir.
“Kopenhag ve Maastricht kriterleri “
Türkiye’nin Batılılaşma serüveninde önceliğini korumalıdır.

AB Liderler zirvesine katılarak Avrupa Güvenlik Mimarisinde
etkili bir aktör olacağı öngörüsünü somutlaştıran Türkiye,
Atlantik’in Batısında pozitif bir dönemi yakalamaya çok yakın.
Başkan Trump’ın Orta Doğu Temsilcisi Witkoff’un
Türk Amerikan ilişkilerine yönelik “ dönüşümsel” ifadesi
yeni bir başlangıcın habercisi.
ABD medyasına yansıyan CAATSA yaptırımlarının kaldırılacağı
ve Türkiye’nin F 35 programına geri alınacağına yönelik değerlendirmeler,
Türkiye’nin Orta Doğu’da bölgesel rolünü güçlendiriyor.

Başkan Trump ve Çar Putin arasında yapılan görüşmelerde
ilerleme sağlanıyor.
Kısmi ateşkes Ukrayna’da çözümün henüz uzak olduğunu gösteriyor.
Suudi Arabistan yeni görüşmelerde ev sahipliği misyonunu sürdürüyor.
ABD Ukrayna ve ABD Rusya görüşmeleri öncelikle
Avrupa ve Orta Doğu’da yeni siyasi ve askeri parametreleri
oluşturmaya odaklanıyor.
Türkiye’nin Ukrayna ve Suriye politikası ABD ve Rusya ile uyumlu.
ABD ile kritik bir süreç yaşayan İran,
İsrail’in baskısından kurtulma arayışında,
Çin’in desteğini bekliyor.

Siyasi gündemin yoğunluğu içerisinde Kıbrıs’ta çözüm arayışları sürüyor.
Cenevre görüşmeleri KKTC ve Güney Kıbrıs arasında
yeni sınır kapılarının açılması kararı ile sonuçlanıyor.
KKTC Cenevre görüşmelerinde iki devletli çözüm politikasını koruyor,
taviz vermiyor.
Türkiye Yunanistan ve İngiltere’nin katıldığı Beşli Toplantıların
Temmuz ayında sürdürülmesi kararı alınıyor.

Türkiye 21. yüzyılın konjonktürel gelişmeleri ile
küresel arenada tarihi bir kavşakta bulunuyor.
Türkiye Bölgesel liderliği koruyarak,
siyasi askeri ve ekonomik kazanımlar elde etmeyi başarabilir; ancak
“Dış politikada güçlü olmanın temeli, iç politikada güçlü olmaktır”
ilkesi unutulmamalı.