Türkiye, “Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi”ni imzaladıktan hemen sonra (2004) 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununu çıkardı. Yasa resmi gazetede yayınlandı.
Bu yasa ile birlikte, yerel yönetimlere güçten düşmüş hayvanların korunması için hayvan bakım evleri ve hastaneler kurulması kontrolsüz üremeyi engellemek için hayvanların kısırlaştrma görevi verildi.
****
Sahipsiz köpeklerin kulaklarına küpe takılmaya başlandı.
O küpe sokak hayvanının kısırlaştırıldığı, aşılama gibi rehabilitasyon işlemlerinin yapıldığı ve mikroçip takılarak kayıt altına alındığı anlamına geliyordu.
****
Aradan 20 yıl geçti.
Yasanın çıkarıldığı 2004 yılında 450 bin civarında olduğu tahmin edilen başıboş köpek sayısı, 2024'da 4 milyonu aştı.
Yani; yasa ile yetki ve görev verilen kurumlar görevlerini yapmamışlar.
Bugün herkes üzerine düşen görevleri yerine getirmiş gibi, Büyük Millet Meclisi'nde köpeklerin topu halde katli (öldürülmesi) kararı tartışılıyor.
****
Bu konunun siyaset ve medya ayağını görmezden gelmeyelim.
Ülke insanını bir kez daha ikiye bölmeyi başardılar.
Bir kısmı 'uyutalım' derken.
Diğer bir kesim 'koruyalım' diyor...
Asıl soru; yavruları da öldürecek miyiz..?
****
Son yıllarda hayvanları hedefe koyan, sanki ülkede başka bir sorun yokmuş, her şeyin sorumlusu hayvanlarmış gibi gösteren haberlere dikkat çekmekte fayda var.
Gerçekten de; kadınların öldürülmesinin, çocuk tacizlerinin, yoksulluğun, hayat pahalılığın, yolsuzluğun, hırsızlığın sebebi sokak hayvanları mı?
Acil çözülmesi gereken onca sorun arasında sokak hayvanları neden ilk sıraya kondu.
HAYDİ; UYUYAN DEVİ UYANDIRALIM..!
Eskişehirspor için yerel yönetimler destek veriyor.
Yeni yönetim transfer için çabalıyor.
Yepyeni bir yönetim ve yeni bir yönetim anlayışı.
Yepyeni bir takım.
Amaç belli.
Uyuyan devi uyandırmak ve şampiyonluk.
Yeniden profesyonel liglere dönebilmek.
****
Uyuyan devi nasıl uyandıracağız?
En iyi takımı kursan bile şampiyonluğun garantisi yok..!
Geçen yıl Polatlı'ya iki maçta da yenilince, gitti şampiyonluk.
Sadece iyi takım kurmakla olmuyor.
Önce kentin ayağa kalkması lazım.
Tribünleri doldurmak, takımı gönülden destekleyecek Ayder grubu gibi bir taraftar gurubu ruhu yaratmak gerekli.
65 ruhu klasik söylem oldu ama; galiba o ruh gelmeden çok fazla bir şey değişmeyecek.
Başarılar günlük olacak!
****
Milli maçlar dışında henüz tribünleri tamamen dolduramadık.
Stat kapasitesi 32 bin 500.
Ne zaman tribünlerde 30 bin kişiyi görürüz.
İşte o gün uyuyan dev uyanmış demektir.
Yönetimin işi zor.
Ama; bu konuya da biraz kafa yormaları gerekiyor.
Taraftar topluluğunu arttırmak için de projelere ihtiyaç var.