Eskişehir'in yerli unsurları: Türkmenler, Manavlar, Yörükler...
***
Bu yerli unsurların yanı sıra Balkanlar üzerinden gelip değişik zamanlarda şehre yerleşmiş Pomaklar, Boşnaklar, Balkan Muhacirleri, Arnavutlar, Yugoslavya, Bulgaristan ve Yunanistan'dan gelen ve süreç içinde yerli unsur haline gelmiş gruplar var...
***
Buna keza, Kafkaslar üzerinden gelen Türk kökenli Karaçaylar ve Tatarlar da yine süreç içinde şehrin yerli unsurları haline gelmiş vaziyette.
***
Yani...
Bileşenlerine ayrılmış farklı maddelerin bir araya getirilerek birleştirilmesi işlemini biz Kompozit olarak isimlendiriyoruz ya...
İşte; Eskişehir'de aslında kompozit bir kültür yapısı var.
***
Kompozit bir kültür yapısına sahip olmak aslında bir şehir için büyük nimet...
Tabi değerlendirilebildiği müddetçe...
Eskişehir ne yazıktır ki  kültür çeşitliliğinin harmanlandığı bu konumu hiçbir zaman tam anlamıyla değerlendiremedi.
***
Yerli unsurların yanı sıra, sonradan gelen ve yerli unsur halini alan bu kültürlerin tümünü kapsayacak kültürler şölenlerinden, kültürlerin bilim ve tarihleri ile ilgili büyük organizasyonların düzenlenmesine hiç mi hiç kafa yorulmadı.
***
Yerli unsurlar kendi çapında bir şeyler yapsa da, hepsinin içinde olacağı ve birleştiren olarak Eskişehir isminin öne çıkacağı geniş çaplı ve geleneksel bir organizasyon kimsenin umurunda olmadı.
***
Anlayacağınız...
Birlikte iş yapamama hastalığı, şehirdeki yerli unsur olan kültürlere bulaşmış olsa gerek, bir araya gelmedi, getirilemedi.

BÖYLE BİR GÖRÜŞ, BÖYLE BİR TARTIŞMA VAR...

Ulus devlet; modern devlet türlerinden biri olsa ve halkın ortak kimlik, dil, tarih ve kültüre sahip olduğu bir coğrafya içinde yer almasını temel alsa da, ulus devletlerin çoğunda benzeri özelliklerin olduğu tartışılıyor.
***
Örneğin:
-Fikir özgürlüğü, kabus olarak görülüyor.
-Politikaları genelde, korku pompalama ve düşman yaratma üzerine şekilleniyor.
-Yönetim biçimi, adına yasalar dedikleri aslında yasaklar zincirinden oluşuyor.
-Korkusu, ayaklanma ve protestolar...
-Getirisi, yöneten ve belirli bir zümreye zenginlik.
-Götürüsü ise halka fakirlikten başka bir şey değil...
***
Söz konusu özelliklerin, son yaşanan olaylar ve savaşlar göz önüne alındığında,  bir kez daha ortaya çıktığını söyleyenlerin sayısı bir hayli fazla...
Yukarıda da söyledik...
Ulus devletlerine yönelik böyle bir tartışma var...
Katılırsınız, katılmazsınız tartışmaya açık...

ONLARIN YERİNDE OLSAM İŞİ GÜCÜ BIRAKIR, ANKARA'YA POSTU ATARIM...

Eskişehir Seyitgazi yolu...
Eskişehir Sarıcakaya ve Mihalgazi yolu.
Eskişehir Alpu ve Mihalıççık yolu...
***
Her üç yol da bir türlü bitirilemedi.
Hatta...
Cumhurbaşkanının seçim öncesi Eskişehir'de halka hitap ettiği sırada tarih vermesine rağmen bitirilmedi.
***
Defalarca söz verilen, defalarca tarih verilen ve defalarca tamamlanacağı söylenen ama bir türlü bitirilmeyen her üç yolda da sürekli kaza oluyor.
Her üç yolda da yaşanan kazalarda can ve mal kayıpları oluyor.
Her üç yolda da yaşanan her kaza sonrası iktidarın kulakları çınlatılıyor.
***
Bakın önceki gün Seyitgazi yolunda 4 kişinin yaşamını yitirdiği bir kaza daha meydana geldi.
Dünkü 8 mahalli gazetenin manşeti ile şehirde yayın yapan internet sitelerinin ilk haberi bu kaza ve kazanın olduğu yolu bir türlü yapmayan iktidara eleştiri taşıyordu...

***
Bundan sonra da bu üç yolda kazalar eksik olmayacak.
Her kaza sonrası yine bu yolları bitirmeyen iktidarın kulakları çınlayacak.
Üç tane ilçenin yolunu bile yapamayan iktidar seçim kapıya geldiğinde bu şehirden oy isteyecek.
Muhtemelen yapılmayan bu yollar seçmen tarafından iktidar aktörlerinin önüne konulacak.
***
O yüzden...
Ben AK partinin Eskişehir milletvekilleri ve il başkanının yerinde olsam, işi gücü bırakır, her kaza sonrası kulaklarının çınlamasına neden olan bu yolların tamamlanması için Ankara'ya postu atıp, bakanlığın önünde adeta yatıya kalırım...
Tabi kulak çınlamalarına alıştılarsa o başka!