AK Parti Odunpazarı İlçe Kongresi yapılıyor.
Ön sırada yeni ve eski milletvekilleri, yeni ve eski il ilçe başkanlarından oluşan protokol var...
Protokol sırasının hemen arkasında yine eski ve yeni yöneticiler sıralanmış.
***
Baktığınızda iki isim dikkat çekiyor.
Biri Diş Hastanesi Başhekimi Kadir Güreli.
Hemen arkasındaki sırada da Anadolu Üniversitesi Genel Sekreteri Süleyman Ekşi.
***
Her ikisi de bürokrat!
Salonda başka var mı göremedik ama bu iki bürokrat, olmaması gereken bir partinin kongresinde, hem de protokolün de hemen arkasında yerini almış!
***
Milletvekilleri, parti yöneticileri ve partililer tarafından görülmemeleri mümkün değil.
Demek ki iki bürokratın da parti kongresine gelip, protokol sırasının hemen arkasında oturması kimse tarafından yadırganmamış.
***
Demek ki; milletvekilleri ve parti yöneticileri dahil kimse bu iki bürokrata “Yahu siz devletin bürokratısınız. Tamam sizi biz göreve getirdik ama burada ne işiniz var? Siz işinize bakın, particiliği biz yapıyoruz zaten.” dememiş!
Onlar da haliyle oturdukları kongre salonunun ön tarafında, siyasi konuşmaları kongre boyunca alkışlamış durmuş!
***
Şimdi bu konu ile ilgili AK Parti İl Başkanı Gürhan Albayrak'a bir soru sormak lazım:
“Bu bürokratların parti kongreleri ve toplantılarına katılmalarını siz özellikle mecbur mu tutuyorsunuz?
Yoksa...
Bürokratlar partinin kongre ve toplantılarına kendileri mi geliyor?”
***
Bu soruya vereceği cevap çok önemli...
Zira...
Bürokratları parti kongre ve toplantılarına katılmaya zorluyorsanız, bu çok kötü.
Yok, bürokratlar kendi isteği ile geliyorsa ve siz de onların parti kongre salonunun ön sırasında oturmasında bir sakınca görmüyorsanız, bu daha da kötü!
Umarız soru cevapsız kalmaz.
***
NOT- Gürhan Albayrak bu soruya cevap verirken, o bürokratların o kongrede boy göstermeleriyle AK Parti'nin ne kazanıp ne kaybettiğini, herhangi bir bürokratın CHP ya da başka bir partinin toplantısına katılması durumunda, kendisinin bu duruma nasıl bir tepki vereceğini de düşünmesinde yarar var...
ÇOCUĞU PARA İSTEYEN KAYSERİLİ BABA MİSALİ…
Oğlu, Kayserili babasından para ister:
-"Baba 500 bin lira verir misin?"
Baba :
-" Ne? 400 bin lira mı? Ne yapacaksın lan 300 bin lirayı. 200 bin lira neyine yetmiyor? Al sana 100 bin lira yeter."
***
Önümüzdeki süreçte yeni yılın Asgari Ücret tutarı belirlenecek…
Nasıl belirlenecek anlatalım mı?
Tıpkı yukarıdaki fıkra gibi belirlenecek; bundan emin olun…
***
Her yıl olduğu gibi, oluşturulan komisyon bir taraftan işçi sendikalarının, diğer taraftan da işveren sendikalarının tekliflerini alacak…
İşçi sendikaları;
Önce yaptıkları hesabı ortaya koyacak, ardından istedikleri asgari ücret tutarını açıklayıp “Bu rakamın altında belirlenecek olan Asgari Ücreti kesinlikle kabul etmeyiz” diyecek.
Aynı şekilde işveren sendikası da;
Önce yaptıkları hesabı ortaya koyup, ardından verebilecekleri Asgari Ücret miktarını sunup; “Bu rakamın üzerinde belirlenecek olan Asgari Ücreti kesinlikle kabul etmeyiz. Çünkü bu rakamın üzerini veremeyiz. İşçi çıkartmak zorunda kalırız” diyecek.
***
Sonunda komisyon devlet adına yeni Asgari Ücret tutarını belirleyip açıklayacak…
Belirlenen Asgari Ücret, her defasında olduğu gibi işçi sendikalarının istediği ücretin çok altında, işveren sendikasının istediği ücretin çok az üstünde bir ücret olacak…
***
-“Bu rakamın altında belirlenecek ücreti kesinlikle kabul etmeyiz” diyen ve yağıp gürleyen işçi sendikaları da, yine her defasında olduğu gibi paşa paşa devletin belirlediği yeni ücret oranını imzalayacak…
Çünkü sistem böyle kurulmuş.
Çünkü…
Devlet, en düşük ücret olan Asgari Ücrete ve Asgari ücretliye, fıkradaki Kayserili baba gibi bakmaya alışmış.
“DÖRT DİYOR, DOKUZ DİYOR, TOPLUYOR OTUZ DİYOR”
CHP lideri Özgür Özel İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'i açmış olduğu soruşturmalardan dolayı eleştirirken “Kendisi iş değiştirmesi lazım. Bu saatten sonra başka iş bilmiyorsa avukatlık yapabilir” diyor.
***
Söylediği laf, daha doğrusu kırdığı pot avukatlar tarafından haklı olarak büyük tepki görüyor.
Zira...
Özgür Özel'in bu sözlerinden avukatlığın “hiçbir şey yapamayanların yapabileceği son iş” anlamı çıkıyor.
***
Özgür Özel çok konuşuyor!
Çoğu zaman iki üç vurucu cümle ile özetleyeceği konuşmasını uzatmak için adeta kendini paralıyor.
Bu uzun konuşmaları arasında çoğu zaman gereksiz ve yersiz cümleler yer alıyor.
Hal böyle olunca Özgür Özel konuştukça bırakın çamı, ormanları deviriyor.
***
Hani bizim Sivrihisarlıların çok sık kullandığı “Dört diyor, Dokuz diyor, topluyor Otuz diyor” lafı var ya...
işte bu laf sanki Özgür Özel'i tarif ediyor...
***
Halbuki az ve öz konuşsa kendini de dinleyenleri de yormayacak aslında.
Ama kendine bir türlü hakim olamıyor.
Zannedersem çoğu zaman genel başkan olduğunu unutup, meclis gurup başkanvekili olduğunu sanıyor!