Doğrusunu söylemek gerekirse, bundan birkaç hafta öncesine kadar bile CHP Eskişehir'de seçimlere en sıkıntılı olarak girecek parti idi...
***
Genel merkezin Yılmaz Büyükerşen'i aday göstermek istemeyişi, Kazım Kurt ile Ahmet Ataç'ın Büyükerşen'in aday göstermediği bir ortamda Büyükşehir adaylığı için adeta rest çeker bir konuma gelmesi, iki belediye başkanının Büyükşehir adaylığı için verdiği mücadeleyle partinin adeta karpuz gibi ortadan ikiye ayrılmış görüntüsü, sıkıntının giderek arttığını gösteriyordu...
***
Büyükşehir adayı olarak Ayşe Ünlüce isminin açıklanması bile ilk etapta var olan sıkıntıyı tavan yaptıracak beklentisi yarattı.
Partide ilk anda “Kazım Kurt bir yandan Ahmet Ataç diğer yandan contayı yakar. Seçim resmen AK Parti'ye hediye edildi” sesleri yükselmeye başladı.
***
Ama gelin görün ki; CHP'de duyulan endişe birkaç gün içinde ve ilginç bir şekilde ortadan kalkıverdi.
O “Contayı yakacak” diye beklenen iki belediye başkanı “Büyükşehir adayımızın arkasındayız” dedi.
Yolda görseler arkalarını dönecek duruma gelen belediye başkanları seçim çalışmaları kapsamında yapılan programlarda biri Ünlüce'nin sağında, diğeri solunda boy göstermeye başladı.
Kısacası...
Bundan birkaç hafta öncesine kadar seçimlere son derece sıkıntılı gireceği tahmin edilen CHP, bir hafta içinde sıkıntıların büyük bir bölümünü atlatmış bir ortamı yakaladı.
***
Yine bundan birkaç hafta öncesine kadar CHP'nin yaşadığı sıkıntının da etkisiyle seçimlere daha avantajlı girme ortamı yakalayan AK Parti, Büyükşehir adayı belli, her iki ilçeye de 4'er-5'er aday adayının olduğu bir konumdaydı...
***
Ama gel gelelim, süreç içinde Büyükşehir adayının AK Parti tabanı ile tam anlamıyla entegre olamayışı, adaya AK Parti'den çok MHP'nin sahip çıkar bir görüntü vermesi, milletvekili Fatih Dönmez'in kendisini olayların dışında tutması, Büyükşehir adayı ile milletvekili Ayşen Gürcan'ın il yönetiminin istifasını aldığı hatta il başkanını da aldırmak istediği iddiaları, partiyi bir anda CHP'den daha sıkıntılı bir duruma getirdi.
***
Bir de bunlara Seçim Kordinasyon Merkezinde yaşanan koordinasyonsuzluklar, seçim bürolarının hala açılamamış olması, Odunpazarı'nda Burhan Sakallı'nın, Tepebaşı'nda ise Dündar Ünlü'nün adaylığa ikna edilememiş olması, bu yüzden Odunpazarı ve Tepebaşı ilçe belediye başkan adaylarının belirlenmesinin geciktikçe gecikmesi meselesi eklenince, sıkıntı daha da büyür bir noktaya geldi.
***
Sonuç olarak...
Başında da söylediğimiz gibi seçimlere paramparça bir şekilde gireceği düşünülen CHP, Eskişehir'de  bugün için nasıl olduysa huzuru sağlamış, birlik olmuş ve seçim için kolları sıvamış görünüyor.
CHP'nin yaşadığı sıkıntı ile işe büyük bir avantajla başlayan AK Parti'de ise sonradan gerçekleşen yukarıda saydığımız olaylar ise AK Parti'nin yine bugün için bir hayli sıkıntı içinde olduğunu gösteriyor...
***
CHP'de giderildiği gözüken sıkıntı önümüzdeki süreçte tekrar alevlenir mi?
Ya da...
AK Parti'nin bugün için yaşadığı sıkıntılar önümüzdeki süreçte giderilir mi bilemiyoruz?
Bunu zaman gösterecek.
Ancak...
Bugün için her iki partide de dışarıdan bakıldığında gözüken manzara yukarıda anlattığımız gibi...

Si̇teye Tek

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

MECLİS ÜYESİ HAYALİ KURANLAR...

İlçelerden birinde Mehmet Ağa Meclisi üyeliğine aday olur.
Gireceği seçimde de kazanacağına kesin gözle bakar(Her adayın olduğu gibi)
Başlar seçim hazırlıklarına.
***
Önce ayakkabıyı götürür tamirciye.
Tamirci, ayakkabı üzerine kimin olduğunu belirten bir kağıt yapıştıracak ya…
Sorar “İsim ne yazalım?” diye…
Bizimkisi;
-"Encümen Mehmet yaz" der, seçilmiş edasıyla.
***
Her neyse, seçim yapılır ve bizimkisi seçimi kaybeder.
Gururuna yediremediği için de, tamire verdiği ayakkabıyı almaya bir türlü gidemez.
***
Ayakkabı tamircisi, bakar günlerdir ayakkabıyı alan yok.
Çağırır çırağını ve "Git kahveye, sahibini bul ve ver" der.
***
Çırak alır ayakkabıları, gider kahveye.
Başlar bağırmaya "Encümen Mehmet ağa… Encümen Mehmet ağa!" diye.
O sırada Mehmet ağa oturduğu masada sesini bile çıkarmaz ve kendi kendine;
-"Ulan yalanı bile güzel. Bir daha bağır" diye geçirir içinden…
***
Not. Anlattığımız sadece fıkradan ibaret değil. Şu sıralar önümüzdeki seçimler için meclis üyesi hayali kuran pek çok kişinin yaşayacağı bir süreç gibi sanki...
Zira bu sürecin sonunda pek çoğu “Yalanı bile güzeldi” diyecek gibi.

**************

İYİ DE HEPSİ PAHALI....

Diyor ki bize ulaşan bazı vatandaşlar;
“Üç market geziyorum örneğin. Aynı marka ürün bir markette 50 lira, diğerinde 55 lira, bir diğerinde ise 58 lira. Bu nasıl şey? Nasıl oluyor da aynı ürünün satış fiyatı arasında böyle fark olur?”
***
Vatandaş bu fiyat farkının nasıl olabileceğini merak ediyor ve bu duruma tepki gösteriyor...
***
Aslına bakarsanız, aynı ürünün üç ayrı markette satılan üç ayrı fiyatının da pahalı olduğu nedense bir türlü yakınma konusu olmuyor...
***
Sanki ürünün ortalama satıldığı fiyat normal de, üç ayrı markette, arada 3-5 liralık farklı fiyatla satılması sorun yaratıyor.