Her ne kadar seçim havasının başlaması çok şeyi unutturuyor olsa da Eskişehir’de bir an bile unutulmaması gereken bir konumuz var.
ESOGÜ Tıp Fakültesi Hastane binası…
Yapımı 15 yıl sürmüş ve 47 yıldır da kullanılan devasa bir bina.
En son 2012 yılında aynı üniversitenin İnşaat Fakültesi bünyesinde oluşturulan ve hocalardan oluşan bir komisyon tarafından incelemeye tabi tutulmuş.
***
Binanın incelemesi yapıldıktan sonra elde edilen veriler, temelinden kolonlarına, kirişlerinden zaman içindeki yıpranma oranına kadar tüm bilgiler bir rapor haline getirilmiş.
Ancak…
Raporun sonuna bir “Sonuç tespiti” yazılmamış.
***
Yani…
Hazırlanan raporda “Bina sağlamdır. Depreme dayanır” denilmemiş örneğin…
“Bina güçlendirme istiyor” da denilmemiş.
Hatta…
“Binanın acilen boşaltılması ve yıkılması lazım” falan da denilmemiş.
İşin ilginç tarafı, kimse de çıkıp “Yahu bir rapor hazırladınız. Bu raporun sonuç kısmı niye yok? Biz bu binanın incelemesini niye yaptırdık?” diye sormamış.
***
İşte o günden sonra hastane binası bir daha incelenmemiş.
Kahramanmaraş depremi olduktan sonra hastane binasının acilen kontrolden geçirilmesi gerektiğini, çıkan sonuca göre gereğinin yapılmasını, binanın endişe veren bir yapı olduğunu, en azından içinde çalışan binlerce insanın çalıştıkları binanın ne durumda olduğunu bilme hakkı olduğunu söyledik…
Buna rağmen rektörlükten “Yazışmalar sürüyor”, “Altından fay hattı geçmiyor” gibi açıklamalar geldi.
Anladık ki mesele bizzat rektörlükçe sürüncemede bırakılmak isteniyor!
***
Bundan bir süre önce valinin Eskişehir Teknik Üniversite ile şehirde bulunan tüm kamu binalarını kontrolden geçirecek bir protokol yaptığını duyurmuştuk.
Madem rektörlük hastane binasının sağlamlığı ile ilgili işi sürüncemede bırakan bir tutum izliyor, o halde Eskişehir Valisine bir çağrımız olacak…
***
Eskişehir’deki kamu binalarının kontrolüne ilk olarak Tıp Fakültesi hastanesinden başlansın ve bu bina ile ilgili elde edilecek sonuç biran önce kamuoyuna açıklansın.
En azından her gün içinde bulunan binlerce insan da bu binanın durumu hakkında bilgi sahibi olsun…
Herhalde bu insanların da hastane binasının sağlam, güçlendirmeye ihtiyaç duyduğu ya da sakat olduğunu bilmesi en tabi hakları olsa gerek, öyle değil mi?
ESKİŞEHİR’DE OLUR MU OLUR!
Dün, aralarında siyasetle uğraşan isimlerin de bulunduğu bir sohbete denk geldim.
Konu: önümüzdeki seçimler ve bu seçimlerde partilerin Eskişehir’de hangi isimleri milletvekili adayı gösterebileceğine yönelikti.
***
Sohbette olan bir isim her iki tarafın da bu seçimlere olabildiğince asılacağını, bu yüzden oy kaybına neden olabilecek isimler yerine şehirde karşılığı olan isimleri aday yapacağını söyledi.
***
Diğer bir isim ise bu seçimin ittifaklar seçimi olduğunu, AKP, CHP ve İYİ parti listelerinde diğer ittifak partisi adaylarının da yer alabileceğini hatırlatarak “Liste başlarına kafa adamları koyar geçerler, kimsenin de sesi çıkmaz” diye konuya ayrı bir pencere açtı.
***
İşte tam o sıra, Eskişehir siyasetinin içinde olmuş, gelişmeleri ve konuşulanları yakından takip eden bir başka isim şunu söyledi:
-“İster misiniz? Eskişehir’de AKP listesinin başına BBP lideri Mustafa Destici, CHP listesinin başına Demokrat Parti, DEVA ya da GELECEK partilerinin önemli isimlerinden biri, İYİ Partinin başına da Bilecikli eski bakan Bahattin Şeker konulsun!”
***
Kimi “Yok artık! O kadar da değil!” dedi…
Kimi “Valla olmaz olmaz demeyin. Zaten bu isimlerin Eskişehir’den olabilirliği konuşuyordu” dedi…
Kimi ise “Eğer öyle bir şey olursa Eskişehir’de partiler kapatıp gitsin arkadaş!” diyerek, bu durumun tepki yaratacağını söyledi.
***
Fikrimizi sorduklarında, içlerinden bir ya da ikisinin olma ihtimalinin bulunduğunu ama üçünün de olmasının mümkün olmayacağını söyleyecektik…
Sonra düşündük; siyasette “olmaz” denilenin olduğuna, “olur” denilenin de olmadığına sık sık şahit olduğumuz için vazgeçip, siyasette bundan sonra hiçbir şeye şaşırmayacağımızı söyledik…
SAĞDA MUHAREM İNCE AŞKI!
Tanıdığım AK Parti ve MHP seçmeni olan bazı tanıdık isimler var…
Özellikle Millet İttifakı adayı olarak Kılıçdaroğlu’nun açıklanmasının ardından ister istemez Muharrem İnce’ye sempati duymaya başladı.
***
Önce “Muharrem İnce Cumhurbaşkanı adayı olmalı. Gençlerin oyunu alıyor. Zaten CHP onu haksız yere partiden uzaklaştırdı. Aday olmak hakkı” diyorlardı.
Muharrem İnce Cumhurbaşkanı adayı olacağını ilan edince aynı isimlerin söylemleri de değişti.
Ne kadar AK partili ve MHP’li tanıdık isim varsa söylemlerinde ve paylaşımlarında “Ben solcu olsam oyumu Muharrem İnce’ye veririm” falan demeye başladı…
***
AK partili ve MHP’li isimlerin Muharrem İnce sevgisi elbette samimi değil!
Elbette Muharrem İnce’nin adaylığını Millet İttifakından böleceği oylar için destekliyorlar.
Öyle ya…
Sevgi ve sempatileri gerçekçi olsaydı bir önceki cumhurbaşkanlığı seçiminde Muharrem İnce için bu kadar hassasiyet göstermeleri gerekmiyor muydu?