İktidar Partisi Eskişehir'e üçüncü üniversite sözü verdi.
Hatta üçüncü üniversitenin Teknik Üniversite olacağını vaat etti.
Ancak...
Üçüncü bir üniversite kurmak yerine var olan Anadolu Üniversitesini ortadan ikiye böldü!
Anadolu'nun teknik bölümlerini ayırdı, Eskişehir Teknik Üniversitesi kurulmuş, iktidar da üçüncü üniversite sözünü, sözde yerine getirmiş oldu!
***
Bir şeyi ortadan böldüğünüzde ortaya her zaman iki şey çıkmıyor.
Bazen de iki tane yarım çıkıyor ve bu durum da çoğu zaman garabet durumlara yol açıyor.
Tıpkı aşağıda anlatacağımız olay gibi...
***
Geçenlerde de ucundan kıyısından biraz bahsettik.
Anadolu Üniversitesi ikiye bölündüğünde Fen Fakültesi Teknik Üniversiteye verildi.
Fakat...
Fen Fakültesinin yaklaşık 25 bin metrekarelik laboratuvar ve bilimsel araştırmalarda kullanılan son derece donanımlı binası Anadolu Üniversitesi'nin Yunus Emre Kampüsü içinde kaldı...
Yani...
Tıpkı davul-tokmak hesabı fakülte Teknik Üniversitesi bünyesinde, fakültenin en önemli binası ise Anadolu Üniversitesi kampüsü içinde.
***
Fen Fakültesi öğrencileri Teknik Üniversite'nin öğrencileri.
Dersleri üniversitenin Muttalip yerleşkesinde yapıyor.
Laboratuvar ve araştırmaya yönelik dersler için ise Yunus Emre Kampüsü içindeki bu binaya gelmek zorunda kalıyor.
***
Söz konusu bina, içinde bilimsel araştırma yapılan cihazların son derece hassas ve kalibrasyon ayarlarının olması nedeniyle, Teknik Üniversitesi kampüsüne taşınamıyor.
Öğrenciler ve öğretim üyeleri çaresiz iki üniversitenin iki kampüsü arasında resmen telef oluyor.
Üstelik bu durumdan ne Anadolu Üniversitesi ne de Teknik Üniversite memnun...
***
Bu garabeti ortadan kaldırmanın tek bir yolu var...
Anadolu Üniversitesine Fen Bilimleri Fakültesinin, Teknik Üniversiteye de tıpkı Yunus Emre Kampüsü içindeki gibi tam donanımlı bir laboratuvar ve araştırma merkezinin kurulması.
Böylece iki üniversite de bunu memnuniyetle kabul eder.
Dahası...
İki üniversite de araştırma-geliştirme ve yayın konusunda adeta birbirleriyle yarışma, rekabet etme imkanı bulur.
***
Söylediğimizin yapılması iki satırlık bir kararnameye bakıyor.
Yani bir günlük iş.
Ama gel gelelim var olan ve tıkır tıkır işleyen sistemleri bozma konusunda son derece uzman olan siyasiler bunu anlar mı?
Anlayıp da olması için işin peşini kovalar mı?
Hiç sanmıyoruz!
Zira...
Onlar daha çok üniversitelere yerleştirecekleri geçici işçiler ile partili çalışanlarını terfi ettirmekle meşgul oldukları için bu tür bilimsel meseleler hiç mi hiç ilgilerini çekmez!

Si̇teye Üni̇versi̇te

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
ŞU HALE DÖNÜP DE BİR BAKTILAR MI ACABA?

Gençlik Spor il müdürlüğü Türkiye-Avusturya maçının açık havada izlenmesi için Dede Korkut Parkına dev ekran koyuyor.
***
Yüzlerce Eskişehirli Türk Milli takım formalarını giyerek parka geliyor ve galibiyetle bitirdiğimiz maçı açık havada izliyor.
***
Büyük bir sevincin yaşandığı gecenin sonunda maçı açık havada izleyenler mutluluk içinde evlerine dağılıyor.
***
Gün ışıdığında, gece açık havada maçı izleyen o yüzlerce Eskişehirlinin marifeti çıkıyor ortaya!
Zira...
Dede Korkut parkı, maçı izleyenlerin etrafa yaydıkları çöplerle adeta çöplüğe dönmüş!
***
Aynı durum Tepebaşı Belediyesi'nin ETİ Caddesi üzerinde bulunan kum sahada kurduğu ve Eskişehirlilerin maçı açık havada izlediği yerde de farklı değil.
Maçı izleyenler gece evlerine dağılıyor ve arkalarında bıraktıkları koskoca bir çöp dağı!
***
Halbuki herkes giderken yere atılan bir çöpü alıp, bir kenara bıraksa böylesine ilkel bir manzara ortaya çıkmayacak...
Fakat...
Medeniyetten bi haber çoğu! İlkellik, cahillik, umursamazlık paçalardan akıyor resmen!
***
“Nasıl olsa birileri temizler. İşleri ne ki?” anlayışı var ya beyin kırıntıları arasında oluşmuş, onunla hareket ediyor, onunla seviniyor, onunla yaşıyor pek çoğu!
Alınan galibiyet sonrası “Türk önde Türk ileri” marşını bağıra bağıra söyleyerek evlerine gidiyor hepsi ama arkalarında bıraktığı manzaralar hiç öyle demiyor!

Siteye Önce Sonra

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

AK PARTİ'Yİ YÖNETENLER OLAYLARA BİR GÖZLERİNİ KAPARSA...
Asalet Salgınoğlu Edebiyatçıdır ve aynı zamanda meslektaşımızdır.
AK Parti içinde yer almış, partiye yakın olan ve parti çevresinde de tanınan bir isimdir.
Tanıdığımız kadarıyla ağzına geleni geldiği şekliyle söyleme cesaretine sahip, yanlışa “Yanlış” diyebilen bir kişidir. Geçenlerde zehir zemberek bir paylaşım yapmış sosyal medya hesabından.
Belli ki birileri damarına fena basmış... 
***
Belli ki birilerinin ithamı ya da iftirasıyla karşı karşıya kalmış. Şöyle bir kurcaladık meseleyi... Öğrenebildiğimize göre partinin bir ilçe kadın kolları yöneticisi, ailesine yönelik hiç de hoş olmayan sözler sarf etmiş. Merak ettiğimiz; bizim öğrendiğimiz bu olayı bizden önce bilen parti yöneticilerinin, partinin içini de ilgilendiren bu meseleye neden müdahil olmadıkları ve partinin kamuoyunda tartışılmasına neden olabilecek olaylarının önünü almak adına neden çaba harcamadıkları? Tahminimiz o ki; mesele bu haliyle ve bu şekilde kalmayacak, ortaya bazı şeyler dökülecek gibi... Bugün bu olaya tek gözlerini kapatan parti yöneticileri, bilinenler ortaya döküldüğünde herhalde iki gözlerini de kapatmak zorunda kalacak sanki! Bizden söylemesi...