“Sohpet edecek konumuz kalmadı. 
Arkadaş ne yapacağımı şaşırdım.
Pazara çarşıya çıkamaz oldum.” Kimi görsem bu sözlere yakın şeyler duyuyorum.
İnanın onbeş gün önce aldığım peynir, zeytine %10 zam geliyor.
Arkadaşlarla sohpet konumuz hayat pahalığı yani enflasyon ve ay sonunu getirmeyen emekli maaş üstüne! 
Dertleşelim desen onun dertleri seni gerdiği için sesini çıkartamıyorsun.

Gelelim günlük yaşantımıza: Isınmak için doğalgazı da tam yakamıyoruz. Havaların soğumasını istemiyoruz ama yağmursuz geçen günler de susuzluğun haberi olacak. 
Doğalgaz da ilk faturamız gelsinde durum değerlendirmesi yapalım diyoruz. Sabahları soğuk olduğu halde yöneticimiz kaloriferi yaktırmıyor. Eskiden yanmadığı için şikayetçi olan apartman sakinleri sesini çıkarmıyor.
Evlerin elektrik faturaları insanları çarpıyor. 

Ülkenin durumu hakkında kimse bir yorum yapamıyor?
Yorum yapanların halini sizlerde görüyorsunuz.
Emekliler evlerinden çıkamıyor. Nedeni de hayat pahalılığı. Ev de oturanlar da kendilerini dinledikleri için her türlü hastalığı kendine yakıştırmaya başladı. Neremiz ağırsa en son teşhisi koyup kanserim demeye başladık. Telefon ve görüntülü telefon görüşmesi yapan eşim arkadaşlarından aldığı haberlerle haline şükretmeye başladı. Herkes sinir hastası olmuş, çoğu “antidepresan kullanıyorum” 
Benden söylemesi: oynatmaya az kaldı. Doktorum nerde!