Eğer sen karanlıktaysan, dışarıdaki aydınlık ancak sen ışığa baktığın sürece seni aydınlatabilir.
Onun için ışığın etrafında olduğun sürece aydınlanırsın. 
Eğer içindeki ışığı yakarsan, dışarısı karanlıksa olsa bile etrafını aydınlatabilirsin. 
Ama kimsenin senin etrafını aydınlatmanı istenmiyor?

Gece ve gündüzün beraber olduğu zamana; bir gün diyoruz. 
O günün içinde saklı kalsa, aydınlık ve karanlık. Tıpkı insan gibi. 
Zaten hepimizin içinde saklı değil mi? 
Gündüzü, Gecesi.
Aydınlığı ve karanlığı.

Sizce asıl  karanlık dışarıda mı? 
Yoksa içeride mi? 
Peki, asıl aydınlık nerede? 
Aydınlığa kavuşmak istiyorsan alacakaranlıktan geçmek gerekiyor.
İşte o zaman birdenbire sabah olmuyor. Her yer aydınlanıyor.

Bu alemde karanlık aydınlıktan her zaman kaçmıştır. 
Çünkü aydınlığın olduğu yerde, hiç bir şey kendini saklayamaz. 
Aydınlık her şeyi ile toplumun önündedir. 
Böyle aydın ve aydınlıklı bir insandan, insanlığa kötülük gelir mi ? 
Oysa karanlık öyle mi? 
Tüm çirkinliklerin saklandığı o karanlıklarda ne alınır ne satılır göremezsin? Gördüğün gölgelerdir. 
Usta bir gölge oyuncusunun bu alemde alıp satamayacağı hiç bir şey olamaz. Uyuşturucunun, fahişenin, oğlancılığın, hırsızlığın sürdürdüğü yerleridir, karanlıklar. Ne canlar bu karanlıklarda yitip gitmiştir.
Ne ocaklar bu yüzünden sönmüş bitmiştir.
Ne uğruna!