-Ambulanslara ısrarla yol vermeyenler...
***
-Trafikte makas atarak insanların yaşamını tehlikeye atanlar...
***
-Başta doktorlar ve öğretmenler olmak üzere kamu görevlilerine saldırıda bulunanlar.
***
-Sokakta herkese zorbalık yapanlar.
***
-Çocuklara ve kadınlara tacizde bulunanlar.
***
-Rüşvet alıp rüşvet verenler.
***
-Makam ve gücünü kullanarak sağı solu tehdit edenler.
***
-Alkollü ya da hatalı kullandıkları araçlarla ölümlü kazalara neden olanlar
***
Telefon ve benzeri yöntemlerle dolandırıcılık yapanlar...
***
-Aracından inerek sinirlendikleri araç sürücülerinin araçlarını yumruklayanlar.
***
-Mafya ve çete oluşturarak korku salmaya çalışanlar.
***
-Sokak ortasında eşine şiddet sergileyenler...
***
-Düğünlerde ve sokak ortasında silah atanlar.
***
Haber bültenleri bunları yapanlardan geçilmiyor.
Bu saydıklarımızı yapanların da bir türlü sonu gelmiyor.
Buna benzer bir dolu saçma sapan hareketlerin bir türlü sonunun gelmemesini sağlayanlar yakalanır yakalanmaz kesinlikle tutuklanmalı ve ağır cezalar ile yargılanarak hapis cezasına çarptırılmalı.
Aksi halde, yukarıda saydığımız olayların sonu gelmeyecek!
Bu tür suçları işleyenler, karakolun ve savcılığın kapısından “Denetimli serbestlik” ile uğurlandığı müddetçe, aynı suçları işlemekten bir nebze olsun vazgeçmeyecek!
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
HANGİ DÖNEMİ KASTETTİ ACABA?
Ticaret Odası Başkanı Metin Güler, meclis ve komite üyeleriyle, Anemon Otel'de bir araya gelmiş.
Oda'nın faaliyetlerinden Fuar alanına, açılıp-kapanan şirket sayılarından, bundan sonra yapılması planlanan işlere kadar geniş çaplı bir sunum yapmış.
***
İşte bu sunum sırasında Eskişehir Ticaret Odası'nın bir lira borcu dahi olmadığını söylemiş önce.
Ardından da...
“Bu Oda'da boşa harcanan çok paralar oldu” demiş.
***
İşte biz de bu cümlesine takıldık.
Metin Güler “Bu Oda'da boşa harcanan çok paralar oldu” derken hangi dönemi kastetti?
Kendinden önceki dönemi kastettiyse, o dönemde kendisi de meclis başkanıydı ve Oda'nın harcama rakamları, başkanlığını yaptığı mecliste görüşülüyor ve onaylanıyordu.
Yani...
Boşa harcanan para olduysa kendisi de bir anlamda sorumluydu.
***
Yok, kendisinden önceki dönemi değil de, daha önceki yönetim dönemlerini kastettiyse,(kendisinin 99-2005 yılları arasında da meclis ve yönetim kurulu üyesi olduğu biliniyor) o halde o yönetimlerin başında görev yapan Cemalettin Sarar, Vedat Yücesan, Suat Kutlu gibi isimlere cevap hakkı doğmuş oluyor sanki...
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
APARTMAN YÖNETİCİSİ, KÖY MUHTARI KADAR HAVALARI OLMAZSA!
En adil seçim, üyelerin tamamının özgür iradesiyle oy kullandığı ve adaylar arasından en yüksek oyu alanın başkan seçildiği seçimdir.
Apartman yöneticisinden Köy muhtarına, Oda ve Dernek başkanından ülkeyi yönetecek kişiye kadar her seçim bu yöntemle yapılır.
***
Ama gelin görün ki, binlerce akademisyenin görev yaptığı üniversitelerde böyle bir uygulama olmaz…
Apartman sakini Apartman yöneticisini, Köy’de yaşayan muhtarını, oda ve dernek mensubu başkanını seçer de, üniversitede görev yapan öğretim üyesi, kendisini yönetecek olan rektörü seçemez.
***
Ha böyle olunca…
İnternet üzerinden adaylık başvurusu yapan, atama makamından torpili olup Rektör atananların da, kusura bakmayın ama Apartman yöneticisi ve Köy muhtarı kadar havası olmaz.
***
Zira…
8 dairelik Apartmanın yöneticisi olan adan çıkıp göğsünü gere gere “Ben seçildim” der de, binlerce insanın görev yaptığı üniversitenin Rektörü olsa olsa ancak “Beni tayin ettiler” diye avunur.
Kısacası…
***
Üniversitelerde rektörler belirleme sistemi, atama ile gelen rektörleri, seçimle gelen Apartman yöneticisi ve Köy muhtarından daha kıymetsiz bir hale getirmiştir…
4 katlı bir Apartmandaki özgür irade, 400 bin metrekarelik kampusların içinde yok olmuştur…
.....