-Yeni stadyumu Muttalip'e yapmak yerine şehrin gelişme alanının ortasına götürdüler, cılız kalan birkaç sesin dışında kimsenin umurunda bile olmadı.
***
-Yeni Gar binasını çevre yolu ve Otogar'ın yanındaki Şeker Fabrikasına ait boş araziye yapmak yerine, yani trafiğin tam ortasına yaptılar, kimse ses çıkartmadı.
***
-Havaalanı pistini uzatıp, uçuşları iptal ettiler, insanların gıkı dahi çıkmadı.
***
-Demiryolu’nun yer altına alındığı projeyi neredeyse yarı yarıya budayıp, güzergah üzerindeki mahalleleri duvarla tecrit ettiler, tık çıkmadı.
***
-Yer altına alınan demiryolunun üzerinde oluşan bulvara düzenleme yapıp betonla kapladılar, kimsenin kılı kıpırdamadı.
***
-Hamamyolu’na proje yapıldı, inşaat yarıya gelip iş işten geçtikten sonra eleştiriler başladı.
***
-Şehrin merkezinde bulunan bazı caddeleri araç trafiğine kapadılar, kapanan caddeler araçtan geçilmez oldu ama bu durum kimseye dert bile olmadı.
***
-Şehre yıllardır alternatif çevre yolu sözü verenler bir türlü yapmadı, kimse umursamadı.
***
-Şehrin Göç Müzesi binası göz göre göre TÜGVA'ya ikram edildi, birkaç hassasiyet sahibi insanın dışında kimse ilgilenmedi.
***
-Şeker Fabrikası önünden tramvay yolu geçti ama tramvay bir türlü geçmedi,hiç kimse tınlamadı.
***
-Topu topu 2-3 ilçenin yolu yıllardır yapılmadı, herkes “Bana ne” dedi.
***
-Belki de şehrin ihracatını ikiye katlayacak olan demiryolu ile liman bağlantısı 40 yıldır yapılmadı, sanayiciden başka kimsenin derdi olmadı.
***
Bu saydıklarımız kadar saymadıklarımız da var.
Bu şehrin toplumsal bir direnci hiç oluşmadı, oluşmuyor.
Bir türlü yanlış kararlara karşı duramıyor, doğru kararları uygulatmak için baskı unsuru olamıyoruz.
Her şeyi önce ıskalıyor, sonra kabulleniyor, ardından da unutup gidiyoruz.
***
Hani bir fıkra var ya...
Temel yurt dışından gelen misafiri James’i Trabzon sokaklarında gezdirirken bir yandan da Türkçe kelimeler öğrenmeye çalışır. 
Bir ağacın yanından geçerken James:
– Temel, biz İngilizcede buna Tree deriz...
Temel cevap verir:
– Biz ona hiçbir şey demeyiz. Yanından geçer gideriz…
***
İşte...Tıpkı biz de bu şehirde adeta fıkradaki Temel gibi yaşıyoruz iyi mi?
Ne kadar sorun ve sıkıntı varsa, sadece yanından geçip gidiyoruz.

PLAKALARDAKİ TR HARFLERİ ASLINDA TRABZON-RİZE Mİ?

Bir dostumuz araç plakalarında mavi zemin üzerinde yer alan TR harflerinin ne anlama geldiğini sormuştu bir zamanlar.
Biz de haliyle “Ne olacak? Türkiye Cumhuriyetinin kısaltılmış baş harfleri”diye cevap vermiştik saf saf...
***
Gülmüştü...
Ardından da:
“Elbette Türkiye Cumhuriyetinin kısaltılmış baş harfleri. Bunu çocuklar bile bilir. Ama bana kalırsa farklı bir anlamı daha var plakalarda yazan TR harflerinin. İroni belki ama plakadaki o harfler bana kalırsa Trabzon ile Rize'yi işaret ediyor. İnanmıyorsan kabinede yer alan bakanlar arasında kaç tane Trabzonlu-Rizeli var? İşin yoksa otur Trabzon-Rizeli kaç tane bakan yardımcısı, genel müdür ve üst düzey bürokrat var. Eminim çok sayıda isim bulacaksın. Çünkü Türkiye'yi Trabzonlular-Rizeliler yönetiyor” demişti.
***
Merak edip bakmıştık kabinedeki bakanların nereli olduğuna.
Beş isim Trabzon ve Rizeli idi.
Yeni Sağlık Bakanı'nın Trabzon doğumlu Rizeli olduğunu öğrenince hak verdik dostumuza...
Zira...
Trabzon ve Rizeli olmak bakan olmak için son derece önemli bir referans olmuşa benziyor...

Kuyumcular aylık 16 bin lira, Doktorlar aylık 27 bin lira, Avukatlar 17 bin lira  aylık gelir beyan etmiş.

Hazine bakanı bu durumu eleştiriyor...

Beyan edilen bu rakamlar üzerinden vergi ödemelerinden yakınıyor...

Bakan eleştirmekte de yakınmakta da haklı...

Ancak...
Kuyumcuyu, Doktoru, Avukatı örnek veren bakan iktidara yakın olan müteahhit ve iş insanların silinen milyarlarca liralık vergisinden nedense hiç söz etmiyor!

Kuyumcu, Doktor, Avukat neticede beyan etmiş, ödemesi gereken rakamın ço az altında da olsa vergisini ödemiş.
Ya milyarlarca lira tutan vergi borçları silinenleri ne yapacağız?
O milyarlarca lira vergisi af edilen müteahhitlerin ödemediği vergi, kaç bin Kuyumcu, Doktor ve Avukat'ın vergisi kadar?