SGK İl müdür yardımcısıyla DSİ il müdür yardımcısı AK Parti binasına gitmiş.
AK Parti Tepebaşı İlçe Başkanlığına atanan Emre Aydın’ı ziyaret etmişler.
Emre Aydın da bu nazik ziyareti sosyal medya hesabı üzerinden duyurarak kendilerine teşekkür etmiş.
İki bürokrat bu nazik ziyaret sonrası AK Parti binasından belli ki büyük bir mutlulukla ayrılmışlar.
***
Bürokratların parti binalarına gitmesi suç olmayabilir.
Bürokratların parti binalarında görüntü vermesi yasak da olmaya bilir.
Ancak.
Bürokratların parti binalarına gitmesi etik değildir!
***
Çünkü…
Bürokratlar siyasetçiler tarafından parti binalarına çağrılamaz!
Bürokratlar parti binasına çağrılsa da oraya gidemez!
Bürokratlar parti binasına gitse bile siyasetçi o bürokratları partinin kapısından içeriye sokmaz!
***
Ama gelin görün ki ne parti binasına giden bürokratlar rahatsız bu işten ne de bürokratları ağırlayan siyasetçiler!
Siyasetçi ile bürokrat; biri partinin, diğeri devletin hizmetinde olması gereken taraf aslında…
Fakat her iki taraf da kafalarında bu iki farklı olguyu birleştirip, etiği, teamülleri, gelenekleri falan da bir tarafa bırakıp,  “parti devleti” yapıvermişler.
Not- Yazıyı okuyup da “Ne var bunda eleştirilecek? Sonuçta nezaket ziyaretinden ibaret” diye düşünenlerin, aynı bürokratların İYİ Parti ya da CHP binalarına gitmeleri halinde başlarına nelerin gelebileceğiyle ilgili yorum da yapmasını isterim…
1..-2
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

BİR ULUS(DEVLET) NASIL ÇÖKER?

-Tüketimde yaşanan çılgınlık…
***
-Vergilerin haddinden fazla artması…
***
-Göçün olağanüstü hızlanması…
***
Umutların kırılması…
***
Üretimin zayıflaması…
***
İblishane bir gurur ve kibrin oluşması…
***
Dayanışmanın yok olması…
***
Adaletsizliğin giderek yayılması…
***
Liyakatin dikkate alınmamaya başlanması…
***
Gösteriş, riyakarlık ve yalakalığın artması…
***
Yukarıdaki maddeler ünlü islam düşünürü İbn-Haldun’un ulusların çöküşüne neden olarak sıraladığı maddeler.
14’ncü yüzyılda kaleme aldığı Mukaddime isimli eserinde sıralamış bu maddeleri.
Eser; devletler ve uluslar için adeta erken uyarı sistemi niteliğinde. 
Devleti yöneten ve yönetecek olan herkesin okuması zorunlu olmalı…
İBN HALDUN
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

ESKİŞEHİR CUMHURİYET ŞEHRİDİR…

Vefatından iki yıl kadar önce ziyaret etmiştik 9ncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i ünlü Güniz sokaktaki evinde.
Önünde kitapların yığılı olduğu masasına oturmuş, Orhan Kesikoğlu ile bizi de karşısına oturtmuştu.
Sohbeti başlatmak için “Nasılsınız?” diye sormuş, “Nasıl olayım? Mahallede yangın var ve büyüyor ama bu durum ne muhtarın ne de azaların umurunda değil” cevabını vererek, ülkede o günlerde yaşananlara dair politik bir gönderme içeren cevap almıştık.
***
Sohbet sırasında bir ara “Şimdi sen Eskişehir’den kalkıp gelmişsin. Belli ki Eskişehir ile ilgili bir şeyler söylememi istersin ki gazetene yazabilesin öyle değil mi?” diye sordu…
Tam da bizim konuyu getirmek istediğimiz yeri 12’den vurmuştu.
Kafamızla onaylar onaylamaz da başladı anlatmaya:
“Bakın belki içinde yaşadığınızdan dolayı fark edemiyor olabilirsiniz ama son derece özel ve nitelikli bir şehre sahipsiniz. Zira Eskişehir cumhuriyetin en kıymetli şehridir. Cumhuriyet Eskişehir’i tarif eder, Eskişehir’e bakın cumhuriyeti görürsünüz. Cumhuriyet Eskişehir’e, Eskişehir de cumhuriyete bugüne kadar hep karşılıklı sahip çıkmıştır.”
Önemliydi bu sözler.
Keyifli bir sohbetin sonrasında ayrılmıştık Güniz sokaktaki evinden.

***
Türk siyasetinin belki de en önemli figürüydü Süleyman Demirel.
“Baba” lakabı üzerine oturmuştu…
Geçtiğimiz Cumartesi günü ölüm yıldönümüydü.
Tesadüf bu ya; ölüm yıldönümü babalar gününün bir gün öncesine denk gelmişti.
demirel-4
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,