CHP'li belediye başkanları öteden beri partinin kongrelerine müdahale ediyordu.
***
Başkanların bu “müdahil” olma durumunu resmen zorbalığa dönüştürdüğü de bilinen bir gerçekti.
Zira...
Ya delege olanlar işe alınıyor, ya da işte çalışanlar delege yapılıyordu.
***
Dahası...
Kongreler sonrasında da tavırlarına devam eden belediye başkanları sanki aynı partinin üyeleri değil de “düşman partililerle” savaşıyorlardı…
***
Kendi desteklediği adaya oy vermeyeni işten atmadan tutun da  oy vermeyen delege esnafın tezgâhlarını başına yıkmaya varan örnekler yaşanıyordu.
***
Hal böyle olunca, CHP'li belediye başkanları, kentleri “halkçı”, “demokratik” ve “katılımcı” bir şekilde yönetmeye harcadığı enerjiden daha fazlasını il-ilçe yönetimlerini belirlemeye, partiyi dizayn etmeye harcadı. 
***
İşte bu yüzden CHP’li örgütleri belediye kapısına mahkum kaldı. 
Başından beri CHP örgütlerinin belediye kapısından kurtarılması gerektiğini düşünen biri olarak son tüzük kurultayında alınan ve belediye ile bağlı şirketlerinde çalışanların aday olamayacağına ilişkin kararın, bu yönde alınmış olumlu bir karar olduğunu düşünüyorum.
***
Umarım tüzüğe eklenen bu madde parti örgütlerini, mahkum oldukları belediyelerin kapısından kurtarır...

FİNCANCI KATIRLARINI ÜRKÜTÜNCE...

Nasrettin Hoca ahrette ne var ne yok çok merak edermiş. Bir gün mezarlıkta boş bir mezar gören Nasrettin Hoca, eve gidip karısına demiş ki:
- Hanım, ahrette ne var ne yok merak ediyorum. Bugün boş bir mezar gördüm, gidip içine yatacağım; bakalım ne olacak?
Hanımı "Etme, eyleme!" diye yalvarsa da Hoca, mezarlığa gidip, yol kenarındaki boş bir mezara yatmış.
***
 "Acaba ne olacak?" diye başlamış sağı, solu dinlemeye. Gece saat dörde doğru "Haldırt!.. Huldurt!.." diye sesler duymaya başlayan Hoca, boş mezarın içinde ansızın ayağa kalkıp sormuş:
- Ne oluyor yahu?
O anda yoldan geçmekte olan fincancı katırları da Hocayı o vaziyette görünce ürkmüş; katırlara yüklenen fincanlar da kırılmış. Fincancılar birbirlerine sormuş:
- Bu deli ne arıyor burada?
***
Kırılan fincanlar yüzünden Nasrettin Hocayı bir güzel dövmüşler. Sabah olmuş, Hoca ağzı burnu kan içinde eve gelmiş. Karısı Hocayı o vaziyette görünce telaşlanmış:
- Hoca Efendi, ne oldu sana böyle?
- Ah hanım!.. Başıma gelenleri bir bilsen!..
Bu söz üzerine Hocanın karısı çok merak etmiş:
- Hoca Efendi, ahrette ne var ne yok?
Hoca cevap vermiş:
- Fincancı katırlarını ürkütmezsen, hiçbir şey yok!.. 
***
Zor bir mesleğimiz var.
Herkesi memnun edememe gibi de bir durumumuz mevcut.
Olumlu yönlerini yazdığınız insanlar sizi sever.
Aynı insanların olumsuz yönlerini yazdığınızda ise nefret eder.
Aynı insan tarafından hem sevilip, hem de nefret edildiğiniz dönemler yaşayabiliyoruz bu meslekte.
***
Elbette bu mesleği sevilmek ya da nefret edilmek için yapmıyoruz ama çoğu kişinin de çoğu zaman doğrular pek hoşuna gitmiyor.
Çoğu zaman fincancı katırlarını ürküttüğümüz olduğunda da, kolayca hedef tahtası olabiliyoruz bu meslekte.

LEVHALAR FORMALİTE İCABI KONULMAMALI...

Zaten dar olan sokaklara sağlı sollu yapılan araç parklarının sokakları geçilmez hale getirdiğini dile getiren bir yazı kaleme aldık geçtiğimiz günlerde.
Çözüm olarak da acilen kent merkezinde bulunan ve trafik akışı fazla olan sokakların tek yönlü hale getirilmesi ve bir tarafına kesinlikle park yasağı getirilmesi gerektiğini dile getirdik.
***
Yazı ile ilgili olarak bir kurumuzdan da önemli bir öneri geldi.
"park yasağı konusunda söylemek istediğim bir şey var” diye başladığı mailinde önerisini şöyle dile getirmiş:
“Örneğin Mustafa Kemal Atatürk ve Yunusemre caddesinde karşılıklı park yasağı var. Ama günün hangi saati giderseniz gidin her iki tarafta da park etmiş araçları görürsünüz. Hatta Yunusemre caddesinde utanmadan ikinci sıra bile aracını geçici de olsa park edenler (çünkü vatandaş ara sokağa park edip on adım yürümeye eriniyor) görürsünüz. Önce park yasağını göstermelik olmaktan çıkarıp her park yasağı ihlal edenin aracını çekme başarısını göstereceksin; yani vatandaş bilecek ki bu formalite icabı konan bir levha değil ve cezalandırılacak o zaman yasak, yaptırım işe yarar.”
Cazanın bazen işe yaradığını defalarca deneyimlemiş biri olarak okurun önerisine sonuna kadar katılıyoruz.
İlgililerin bilgisine sunulur...

Araç Park