Cumhuriyet Halk Partisi’nde herkes adayların ön seçimle belirlenmesi gerektiğini söyler ama “Ön seçim” diye bağıranlar atama aday gösterildiğinde, ön seçim ile ilgili söylediklerini anında unutup, koşa koşa gider aday olur.
Hiçbiri “Ben sandıkla gelirim arkadaş. Atama adaylığı kabul etmiyorum. Koyun ortaya sandığı aday olayım” demez.
Aynı Cumhuriyet Halk Partisi’nde herkes “Değişim” olmasından yanadır ama hiçbiri “Değişim benden başlasın.” Diye düşünmez.
Herkes “Değişim olsun ama ben değişmeyeyim” kafasındadır.
Dolayısıyla…
Bu ve benzeri konularda CHP’nin bir samimiyetsizlik sorunu vardır.
***
AK Partide her şey Erdoğan’a havale edilmiştir.
“Nasıl olsa reis oyları alıyor” rahatlığı, partide selden kütük kapma yarışına döner.
Bu da ister istemez partide lakaytlığı beraberinde getirir.
Örneğin bir taraftan “110 bin üyemiz var” diye övünülürken, her üyenin 3-4 kişilik ailesi hesap edilip 350-400 bin oy hedeflenirken, diğer taraftan seçimde 220 bin oy zar zor alınır.
Mesela her kaybedilen seçim sonrasında partide “Oylarımızı yükselttik ama” türküsü söylenerek, her yenilgiden bir başarı çıkartma yoluna gidilir.
Kaybedilen her seçim sonrası, seçim yenilgisi masaya yatırılmak ve fatura çıkartılmak yerine, partide bir dahaki seçimin adaylık planları yapılır.
Sonuç olarak…
Bu ve benzeri konularda AK Partinin bir ciddiyetsizlik sorunu vardır…
***
İYİ Parti daha bundan birkaç ay öncesine kadar CHP ile ittifak kurmuş bir partiydi…
Seçimden sonra CHP ile ilgili seçim öncesi söylemlerinin tam tersini söylemeye başladı.
İYİ Partili aktörlerin Eskişehir özelinde, özellikle de Büyükerşen’e yönelik yaptığı çıkışlar kamuoyunda “Birkaç ayda ne değişti de böyle oldu” denilmesine yol açtı.
Hal böyle olunca İYİ partinin sivri çıkışlar yapan aktörlerine yönelik “Para konuşturuyor” yorumları yapılmaya başlandı…
Bununla birlikte “Şımarıklık” tanımı İYİ Partili aktörlerin üzerine geldi oturdu.
***
Sonuç olarak;
Mahalli seçimlere birkaç ay kala Eskişehir’de, CHP “Samimiyetsizlik”, AK Parti “Ciddiyetsizlik”, İYİ Parti de “Şımarıklık” sorunu yaşıyor…
Görünen o ki, bu partiler bagajlarında bu sorunlarla seçimlere gidiyor.
Bakalım görünen bu sorunlar seçimlerde hangi partinin başına dert açacak?
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
YİNE ŞEKER, YİNE KOKU AMA YİNE BİR ŞEY YAPILMAYACAK…
Her yıl eylül ayıyla birlikte şöyle bir kısır döngü oluyor Eskişehir’de.
Şeker Fabrikası pancar işlemeye başlıyor.
Bununla birlikte çevreye o malum pis koku yayıyor.
Rüzgâr hangi yöne eserse o mahallelerde oturan insanlar “Yahu yazın şu pis kokuyu. Cam pencere açamaz hale geldik. Yok mu bunu önlemenin bir yolu?” diye yakınıyor.
Bizler de bu yakınmalar üzerine şekerin yaydığı o dayanılmaz, o pis kokusunu yazıyoruz.
Fabrikadan “Bizden öyle pis koku falan gelmez. O koku tarlalara atılan hayvan gübrelerinden geliyordur” gibi komik açıklamalar geliyor.
Neticede o koku kış ayları bitene kadar şehri resmen kokutuyor.
Anlayacağınız.
Sonuçta bir şey olmuyor!
İşte şimdilerde yine bu döngünün başlangıcını yaşamaya başladık.
Zira…
Şeker’in kokusundan yine yakınmalar başladı…
Ama hiç merak etmeyin süreç yukarıda anlattığımız gibi olacak…
Yani hiçbir şey yapılmayacak!
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
“ÖNCE BOZUK ARABAYI ONARMAMIZ GEREKİYOR”
CHP İl kongresinin bir gün öncesiydi.
İl başkan adayı Talat Yalaz’ı konuk etmiştik ES TV’de…
***
-“Değişimden yana değil misin?” diye sorduk?
“Olur mu? Değişmeyen tek şey değişim. Elbette değişim olmalı, olacak” dedi.
***
-“Kılıçdaroğlu değişmeli mi?” diye sorduk?
“Mesele bir kişinin değişmesi değil ki. Bizim sorunumuz tüzükten kaynaklanıyor. Tüzükte antidemokratik, bizi samimiyetsiz gösteren, çalıyı arkadan dolaştıran değişiklikler yapılsın, değişim dediğiniz zaten kaçınılmaz olarak arkadan gelir” dedi.
***
-“Yani sen Kılıçdaroğlu’nun kalmasını mı istiyorsun?” diye ısrarla bir daha sorduk…
“Ortada gitmeyen arızalı bir araç var. Bizim önce bu aracı tamir edip yürütmeyi başarmamız lazım. Böyle bir aracın şoförünü değiştirmek sorunu çözmeyecek. Aracı yürütecek olan ise tüzüğümüzdeki aracın bozulmasına yol açan maddeleri değiştirmek” dedi.
***
Sorularımızı mantık çerçevesinde yanıtladı.
Genç yaşına rağmen tecrübeli bir siyasetçi görüntüsü sergiledi.
Kongreden sadece beş gün önce aday oldu.
Rakibinin delege sayısı avantajı karşısında, yarışa geriden başlayıp, kaybetmesi muhtemel bir seçime girme riskini aldı.
Aldığı risk sonucunda da kolay sayılmayacak bir iş başararak, delege sayısı dezavantajına rağmen rakibine ciddi sayılabilecek bir fark atıp, il başkanı seçildi.
***
Talat Yalaz büyük bir çoğunluğun “Kaybetti” dediği il başkanlığı seçimini kazanarak zoru başardı.
Umarız seçim öncesi, özellikle de adayların ön seçimle belirlenmesine yönelik söylediklerini hayata geçirebilme amacına uygun olarak çaba sarf eden bir il başkanlığı yapar…
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,