-Tarım alanlarının imara açılması devam ettiği müddetçe…
***
-Fay hatlarının üzeri yeşil alan yapılmadığı müddetçe…
***
-Yeni yerleşim alanları için sağlam zemin şartı getirilmediği müddetçe…
***
-Her seçim öncesi imar affı çıkartıldığı müddetçe…
***
-İkide bir ihale kanunu değiştirildiği müddetçe…
***
-Finansör olan müteahhitten, projeyi çizen mimara, inşaatta uygulamayı yapan mühendisten, onu denetleyen yapı denetimine ve hatta hepsini kontrol etmesi gereken belediye görevlilerinden hesap sorulmadığı müddetçe…
***
-Bina altlarındaki dükkanlarda kolon ve kiriş kesenler cinayete tam teşebbüs suçuyla yargılanmadığı müddetçe…
***
-Oy uğruna kaçak yapılar görmezden gelindiği müddetçe…
***
-Projeye aykırı çıkma ve ekleme yapanların bu yaptıkları çıkma ve eklemeler anında yıktırılıp, sorumlusuna bina değeri kadar ceza verilmediği müddetçe…
***
Kısacası…
Depreme dayanıklı binalar yerine ranta dayalı binaların yükselmesi devam ettiği müddetçe, biz daha çok depremler görür, çok facialar yaşar, çok ağlar, daha çok kahroluruz!
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

ESOGÜ’DEN NİHAYET SES GELDİ. İLGİLİ MAKAMLARLA GÖRÜŞÜLÜYORMUŞ!

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde görev yapan doktor, asistan ve öğrenciler hastane binasının riskli olduğu gerekçesiyle seslerini basın açıklamasıyla duyuruyor…
*
“Her gün 16 saatimizi geçirdiğimiz hastane binası hiç güvenli değil. Sürekli dua ederek çalışıyoruz” diyorlar.
*
Ertesi gün üniversite rektörü açıklama yapmak durumunda kalıyor…
Binaların kontrol ettirildiğini, kontrol neticesinde binaların riskli olduğunun ortaya çıktığını ve bu kapsamda hastane binasının hizmet veremeyeceğini söylüyor.
Rektör, boşaltılacak hastane binasının geçici olarak Atatürk Hava Limanı yerleşkesinde hizmet vereceğini sözlerine ekliyor.
*
Sonuç olarak:
İçinde çalışanlar, hastane binasının riskli olması nedeniyle taşıdıkları endişeyi dile getiriyor…
Yöneticiler dile getirilen bu endişeyi ortadan kaldırmak için gereğini yapıyor…
Bizim, yanından fay hattı geçen, altından su tahliye edildiği iddia edilen, yapımı 15 yıl süren ve 47 yıldır da kullanılan devasa ESOGÜ Tıp Fakültesi binasıyla ilgili günlerdir yazılan-çizilenlere sessiz kalınırken,  dün nihayet içinde somut cümlelerin yer almadığı şu açıklama yapılıyor:
 “Depremden sonra Üniversitemiz Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nin durumu öncelikli olarak ele alınmış olup Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü başta olmak üzere ilgili makamlarla gerekli görüşmeler devam etmektedir. Üniversitemiz Hastanesi depremlerden etkilenmemiş olmakla birlikte konunun önemine binaen klinikler binasının deprem performans analiz çalışması başlatılacaktır.”

hastane-2

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

VALLAHİ KAFAMIZ KARIŞTI…

Ahbap bağış yapılan bir yardım derneği…
Kızılay da ülkenin en büyük insani yardım kuruluşu…
***
Ahbap topladığı bağışlarla diğer yardım kuruluşu olan Kızılay’dan çadır satın alıyor.
Yani…
İnsani yardım kuruluşu Kızılay, bağışlarla temin ettiği çadırları diğer yardım kuruluşuna satıyor.
Yani ortada, her iki kuruma da bağış yapan bizler açısından şöyle karmaşık bir durum var:
***
Şimdi bizim bağış yaptığımız kurum, bizim bağış yaptığımız diğer kuruma, bizim bağışlarımızla alınan çadırları satıyor…
Bağış yaptığımız kurum da bizim bağışlarımızla alınan çadırları bizim bağışladığımız paralarla satın alıyor…
Biliyorum biraz kafanız karıştı…
Hiç karışmasın…
Konunun özeti…
İnsanlar bağış yapıyor, o bağışlarla orada ticaret!