‘’Görünüş sizi aldatmasın, gerçek daima tektir.’’ diyor Haruki Murakami
Gerçek; çevremizde algıladığımız veya algılamadığımız, elle tutulup gözle görülen tam anlamıyla var olan, varlığı hiçbir biçimde yadsınamayan, bir durum bir olgu veya bir nesnenin nitelik olarak var olmasıdır.
Görünüş ise gerçek hissi veren, gözün ilk bakışta veya zihnin doğruca algıladığı durumlardır.
….
Günümüzde; bilgiye ulaşmadaki kolaylık ve çeşitlilik, iletişim açısında olumlu etki yapmasına karşın, denetimsiz kalan birçok alanda yanıltıcı bilgi, insan hayatı ve sosyal yaşam açısında geri dönülmez tahribatlar yapabilmektedir…
.…
Ülkemizin içinde bulunduğu olumsuz ekonomik şartlar bir yana, son zamanlarda sıkça dile getirilen ve birçok olumsuz yanıyla, ilgili kurumların zafiyet gösterdiği bir başka konuya dikkat çekmek istiyorum.
Dünya nüfusunun hızla artığı ve gelişen teknolojiye bağlı çevre kirliliği, ekonomik güçsüzlük, eğitim yetersizliği, beslenme sorunları ve fiyat politikaları…

Bunların başında gıda ve gıda güvenliği gelmektedir. Beslenme ve güvenli gıda, toplum sağlığının korunmasında ve ülke ekonomisinin kalkınmasında temel işlev görmektedir. 
Ancak tükettiğimiz gıdaların, üretim aşamasından başlayarak son noktaya varıncaya kadar yapılan hatalar. İnsan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri kimi zaman dehşet verici noktalara ulaşıldığı bilinmektedir.

Birkaç noktanın tespiti ve nedenlerini kısaca hatırlatmak isterim:
Eğitimsiz ve yanlış bilgiyle üretim yapanlar,
Miktarlara ve standartlara uymayanlar,
Denetimlerin yetersizliği sonucu bir süre sonra merdiven altı üretim yapmaya devam edenler.
Kanunların uygulanmayışı sonucu veya cezaların hafifliği, yetersizliği ve yönetmeliklerin uygulanmadığı durumlarda…

Yediğin etten, hayvana verilen ilacın,
Buğdaya, yulafa, mercimeğe ve her türlü bakliyatta kullanılan gübrenin,
Zehirlenen toprakta büyüyen karpuzun, çileğin, patatesin,
Fabrika attıklarıyla sulanan sebzenin,
Her türlü endüstriyel işlem görmüş gıdanın,
GDO’lu ürünlerin üretim izni, ürün çeşitliliği ve kontrolsüz yaygınlığı gibi…

İşte toplum sağlığını etkileyen bu durumlara önlem alınmadıkça, hastanelerin dolup taşacağı, İnsan sağlığının ve yaşam kalitesinin düşük seviyede kalacağı bir gerçek.
Yediğiniz çikolatanın ambalajına kanarak, aldığınız sütün süt tozu ve yağına, kahvaltıdaki peynirin, sebzenin, yumurtanın ve  çayını içtikçe ‘’dışı seni içi beni yakar.’’

İnsan yaşamının temeli olan beslenmede, gıda güvenliğinin ambalajlanmış görüntüsünden ziyade, doğal yollarla üretilmiş, dünyada gerçekliği kanıtlanmış standartlara uyarak her ülkenin her işletmenin ve her insanın en önemli görev ve sorumluluğudur diye düşünüyorum.