Bir kadın Psikiyatriste gider ve şöyle der:
Ben evlenmek İstemiyorum.
Eğitimli, bağımsız ve kendime yeterli biri olarak yetiştim.
Bir kocaya ihtiyacım yok.
Ama ailem evlenmemi istiyor, ne yapayım?
Psikiyatrist cevap verir:
Sen şüphesiz hayatta harika şeyler elde edeceksin…
Ama kaçınılmaz şekilde bir şeyler istediğin gibi olmayacak.
Bir şeyler ters gidecek,
Bazen başarısız olacaksın,
Bazen planların işe yaramayacak,
Bazen de dileklerin yerine gelmeyecek.
O zaman kimi suçlayacaksın?
Kendini mi?
Kadın “Hayır”!
Psikiyatrist:
Tamam
İşte bu yüzden, bir kocaya ihtiyacın var. 

Durum böyle işte, gecenin gündüze, kötünün iyiye, siyahın beyaza, savaşın barışa iktidarın ise muhalefete ihtiyacı var.

Hayata bazen dayanak, bazen denge lazım, ateşi tutmak için maşa, pek tasvip etmiyoruz ama fıkrada ki durum gibi, bazıları da yaptıkları hataların bedelini yükleyecek birilerini arıyor.

Toplumda farklı fikir ve düşünceler zenginlik olduğu gibi. Yok olmaya yüz tutmuş bazı değerlerin azalması ise hem toplumu hem de siyaseti fena halde etkiliyor.

Doksanlı yıllarda Türk siyasetinin liderleri olan Süleyman Demirel, Erdal İnönü, Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan’ın katıldıkları bir Televizyon  programını birçoğunuz hatırlıyordur.

Bir masa etrafında toplanan liderler Türkiye’nin sorunlarını büyük bir dikkat ve nezaket çerçevesinde tartışıyorlar.
Söz Süleyman Demirel de, herkes pür dikkat ve diyor ki:
“Doğrudur. Türkiye’nin 1. Sorunudur enflasyon. Hakkaten bugün halk günlük yaşar. Halkın 1. Sorunu Enflasyondur. Geçim sıkıntısıdır. Eğer sofrasından bir şeylerin eksildiğini, cebindeki paranın bir kısmının eksildiğini her gün görürse ve neticede dayanılmaz bir duruma düşerse, gayet tabii ki halkın feryat etmesi tabiidir. 
Türkiye de halk nasıl feryat etmesin ki? Bir ülkede on senede 50 defa fiyat artacak, o ülkenin insanları feryat etmeyecek. Bu mümkün değil. Esasen Enflasyon devletleri yıkan bir olaydır. Milletleri içinden bozan bir olaydır. Enflasyon sadece pahalılık olayı da değildir. Ahlakı Bozar. Borcu olan borcunu ödemez. Alacağı olan alacağını alamaz. Hırsızlıktan, soygundan, fuhuş’a kadar hemen hemen bütün yolları açar. 
Toplumun içini bozan bir olaydır. Onun için batılılar enflasyona 1 numaralı halk düşmanı derler. Tek kollu canavar derler. Milleti yanlış mali politikalarla, yanlış ekonomi politikalarla, anasından doğduğuna pişman edenler, enflasyonu yol yaptık da ondan dolayı oldu diyerek anlatamazlar. Kaldı ki yaptıkları bir şey de yoktur.
Bakın halk bu ülkede, rahat arıyor, zenginlik arıyor, fukaralıktan kurtulmak istiyor, hak ve hukuk eşitliği arıyor.” Diyerek o günden bu güne teşhis koymuş.

Aradan geçen 30 yılda siyasiler/iktidarlar pek ders almış görünmüyor. Bu gün de aynı, sorunlar kartopu gibi büyümeye devam ediyor.

Halk, bugün daha da feryat ediyor. Ama iktidar yol yaptık köprü yaptık dese de, Demirel inanmayın diyor.

Çünkü enflasyonun nedeni yanlış mali, yanlış ekonomi politikalarıdır diyor. 
Kısaca dünkü iktidar ders almış ama bu günkü iktidar çok daha kolay bir yol bulmuş.
Fıkradakine benzer;
Enflasyon için kimi suçluyor?
Kendini mi? Tabi ki hayır.
Peki kimi?
Yeni trend Muhalefeti suçlamak daha kestirme bir yol.
Peki bu tutar mı?
Bu güne kadar tuttu.
Bundan sonra tutar mı? Bilinmez ama garantisi yok.

Gerisi halkın takdirine kalmış, bizden söylemesi…