‘’Matbuat hiçbir sebeple tahakküm ve nüfuza tâbi tutulamaz.’’ diyor, Mustafa Kemal Atatürk.

Gazetecilik mesleği; ilkeleri gereği ahlak kuralları ve tarafsızlık üzerine kurulmuş, eleştiri yoluyla denetim işlevini ve sorumluluğunu yerine getiren, toplumun aydınlanmasına ve bilinçlenmesine katkı sağlayarak doğru bilgiyi kamuoyuyla paylaşan dördüncü kuvvettir.

Bu kuvvetin muhteviyatı ise demokrasi, özgürlük ve vicdandır.

Gazetecilik aynı zamanda zor bir meslektir.

Hele hele küçük kentlerde daha da zordur.

Çünkü herkes bir birini tanır ve tanışır…

Kişinin; işini gücünü, yediğini içtiğini, gelirini giderini, varlığını kaynağını, evini barkını hatta bindiği arabanın modeline kadar o yerde yaşayan herkes tarafında az çok bilinir.

Bu nedenle yerel basının işi yaygın basına göre biraz daha zordur.

Yerelde hangi milletvekili, hangi belediye başkanı, herhangi bir partili, bir müdür veya bir yetkilinin, sahip olduğu statüyü nüfuzuna devrettiği söylenir.

Yakınlarını kollayıp kollamadığı, ihalelere, haksızlığa ve yolsuzluğa karışıp karışmadığı dilden dile gezinir…

Toplumun bu durumlara tepkisi sert ve yerindedir ancak konuşulan olayların peşine düştüğünüz de ise bazen doğru ama bazen de dedikodunun ötesine geçmediği görülmektedir.

Durumdan şikayetçi birine, şunu yazalım deyince de ya ismini vermek istemez ya da elinde ki bilgi ve belgeleri teslim etmez.

Hal böyle olunca işiler daha da sarpa sarar, gazeteci gecesini gündüzüne katarak doğru bilgiye ulaşmak için samanlıkta iğne aramaya çıkar.

Kanıt varsa mutlaka bulur.

Kamuoyuna sunar.

Hesap sorulacak bir durum varsa da takipçisi olur.

Mevzu sadece haber yapmak değildir bir anlamda,

Gazeteci işinin devamı için gazetesini de ayakta tutmak zorundadır.

Yazdığı her şahsiyetin ekonomik kumpasına ve kıskacına maruz kalmadan işini yapmalıdır.

Baskılara boyun eğmeden halkın yanında olmalı, doğru ve tarafsız olmalıdır.

Ekonomik yeterliği, hakları, özgürlüğü ve kalemini satmadan, dün olduğu gibi yarında, halkın ve hakkın savunucusu olarak devam etmelidir.

Yaşam standardı yüksek, geleceğe güvenle bakabilen bir toplum için; yasama, yürütme ve yargıdan sonra basın dördüncü kuvvettir denir. Bu kuvvettin devamlılığı için basın üzerinde ki baskı asla kabul edilmez.

Basın özgürlüğünün olmadığı yerde doğru bilgiye ulaşma, vicdan ve konuşma özgürlüğünden de söz edilemez.

Hiç bir sebeple tahakküm ve baskıya boyun eğmeden, her gazeteci mesleğinin gereğini yerine getirmeye devam etmelidir…

Güçlü kalemlerle, aydınlık yarınlara…

Bütün gazeteci arkadaşlarımızın;

‘’10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’’ kutlu olsun…