Bir televizyon kanalı ülke çapında bilgi yarışması açmış.
Aylar süren elemelerden sonra finale kalan iki yarışmacının soruları sorulmaktadır.
Sıra son kişi ve son sorudadır.
Yarışmayı bir puan farkla önde götüren finalist, bir yanlışın bir doğruyu götürdüğü yarışmada, bu son sorunun cevabını bilmesi halinde şampiyon, bilemezse ikinci olacaktır.
Soru gelir: “M.Ö. 13. Yüzyılda Mısır’ı yöneten 2. Ramses’in anıt piramidinin inşasında, güney cephede çalışan işçilerin amiri olan ustabaşının adı nedir?”
Finalist yarışmacı derin derin düşünmeye, oturduğu sandalyeden sağa sola dönmeye başlar.
Süre sadece yüz saniyedir.
Sürenin dolmasına üç saniye kala “durdurma butonuna” basar ve jüriye dönerek;
“-Sayın jüri heyeti, bir şey sorabilir miyim?” der. Jüri başkanı;
“-Buyur sorabilirsiniz.” deyince, yarışmacı;
“-Şunu açıklığa kavuşturabilir misiniz; Acaba, gündüz vardiyasının ustabaşının ismi mi, gece vardiyasınınkini mi soruyorsunuz?”
Bu sürpriz soru karşısında jüri üyeleri önce şaşkınca birbirlerine bakarlar, sonra kendi aralarında birkaç dakika istişare ederler ve kararlarını açıklarlar:
“-Bu soru iptal edilmiş ve bu yarışmacı şampiyon olmuştur!”
…
Fıkrayı okuyunca insanın aklına bin bir soru geliyor.
Hani liyakatsizliğin çokça dillendirildiği mülakatlarda, cevabı muğlak sorularla mağdurların başına gelenler var ya tam da öyle bir durum.
…
Memleketin hali iç açıcı görünmemekle beraber, son günlerde siyasetin içine düştüğü çıkmaz ve ekonomik darboğazla boğuşan vatandaşın hali ortada.
Bu ağır tabloya ek, Belediye başkanlarının, işadamlarının ve gazetecilerin tutuklanması, siyaset, yargı, temsil ve etik açısında birçok soru cevabını bekliyor.
Halk nezdinde, durumun siyasi olduğu, muhalefeti dizayn etmek için bu yollara başvurulduğu düşüncesi gittikçe ağırlık kazanmakla beraber, vatandaşta tedirginlik, korku ve güvensizlik yaşandığı da ortada.
…
Diğer yanda ise döviz, altın ve borsadaki dalgalanmanın, ülke ekonomisine getireceği ağır yükün faturası ne olur tahmin bile edilmiyor.
…
Ülkenin kaderi, böyle zamanlarda atılacak doğru adımlara ihtiyacı var.
…
Egemenliğin kayıtsız şartsız milletin ve adaletin herkes için gerekli olduğu hiçbir zaman unutulmamalı.
Herkesin her türlü şiddet ve taraflı eylemden uzak durması bir gerekliliktir.
…
Ülkede yaşanacak bir karışıklığın nedeni ne olursa olsun, bunun 86 milyon insana zarar vereceği unutulmamalıdır.
…
Dünyanın gözü önünde cereyan eden bu olayların, ülkeye faydadan çok zarar vereceği bir gerçektir.
Bu gerçekliği kabul etmeyenlerin, göz yumarak attığı taş kimin başına değeceği bilinse de, nerelere sekeceği belli olmaz.
Çünkü o saaten sonra ustabaşının ne adı, nede sanı sorulmaz.
İsminin cisminin bir önemi yoktur.
Muğlak olanın en büyük sorunu güvendir.
Güvenin olmadığı bir yerde ise huzur, hayalden öteye gitmez.