Geçtiğimiz Cumartesi günü Sakarya’daki sütunumda 1 sayfa, sevgili Önder’in 8. Ölüm yıldönümü nedeniyle O’na ayrılmıştı. O ilk yazı 40 yıllık birlikteliğimizin anılarını anlatmaya çalışmış, 
-Gazeteciliğine yer kalmamıştı!.. 
Şimdi burada nasıl anlatmalıyım meslek kariyerinde geçen günleri, doğrusu sıkıntıdayım! Şöyle bir özetle giriş yapayım;
-Önder, doğuştan yazar, başarılı bir yayın yönetmeniydi. 
Sakarya bodrumundaki ilk 6 ayında, ikinci sayfada çıkan ilk “köşe yazısını” hatırladım. Ne yazmıştı, keşke arşivden bulma olanağım olup, buraya alabilseydim. 
O tarihlerde kıdemli meslektaş olarak “yer doldurma” anlamında benim de üç-beş imzalı yazım çıkmıştı ama…
-Kıskanmıştım doğrusu!.. 

İkinci Sakarya dönemi.

Ofsetteki ilk yıllarımız Rahmetli Mehmet Aktop dışında “herkesin muhabir” olduğu dönemdi. Sakarya ile birlikte Günaydın’a da haber yapıyordu. 
-Günaydın muhabirliğini de kıskanmıştık!.. 
Öylesine “Günaydın tarzı” haberlerdi ki Eskişehir basınında o zamana kadar rastlanmamış türdendi ki;
-Nasıl kıskanmayalım!... 
Daha sonrası Feyyaz Arsezen babamız ile birlikte Sakarya’ya ayrılık günleri ve ardından ikimizin SONOLAY maceramız…
-Ben Genel Yayın yönetmeni, o Yazı İşleri Müdürü.. 
*** 
O maceraya “kısaca” değinmiştim ilk yazıda. Kısaca çünkü, ikimiz adına da “hayal kırıklığı” olan bir dönem. 
İkinci Sakarya dönemine gelince… 
Başlangıcından itibaren (1986 olmalı) ikinci ayrılığına kadar gazetenin hem Genel Yayın ve Yazı işleri müdürü, Hem de;
-Birinci sayfada ‘pembe köşenin’ yazarı!.. 
Sonrasında “Dokuzuncu Sütunda” da sürdürecektir yazılarını… 
*** 
O yazılarında da, hem yaygın basında hem de Eskişehir’deki yazar meslektaşlarında rastlanmayın bir tarz yaratmış, ilgiyle okuna gelmiştir.
-Ta ki sevenlerine veda edip, ayrıldığı güne kadar…
Bir örnekle birlikte, o yaratıcı tarz yan sütunlarda…  
 

Önder’in hemen her yazısı
Kent Belleğinin bir örneği…

Kadim okurlarımın çoğu, Sakarya’da yaptığım “Pazar Söyleşilerini” 2013 yılında kitaplaştırdığımı biliyor olmalı. 
Amacım, her yaştan Eskişehirli dostlarımla yaptığım söyleşilerde “Kent Belleğine” başvurmak, elimden geldiğince güzel kentimizin yeni kuşaklarına aktarmaktı. Eğer ömrüm yeterse, bir ikincisine tamamlayıp;
-Ömrümce yaşadığım güzel kentin beğenisine sunup, veda etmektir…
*** 
Bu iki yazıda sevgili Önder’in ikinci kitabı “Görüşler”i bir daha gözden geçirdim. Gördüm ki Önder’in hemen her yazısı, bir yönüyle “Eskişehir Kent Belleğini” yansıtmakta. 
Kitaptaki ilk yazı, bunun bir örneği. Okurun ilgisine sunuyorum.
-Sevgiyle, hoşça, dostça kalın…
----------------------------

Sayfa