Yukarıda okudunuz sözcükler son iki gündür gazete ve haber sitelerinden yer alan haberin başlığı. Okuyunca hatırladım;
-Müjde, Maliye Bakanı Mehmet şimşek tarafından bir ay kadar önce verilmişti!..
Sanırım, tam da kişi ve kurumların 2023 yılı kazançlarından beyan ettikleri vergi miktarlarının belli olduğu ve gelir müdürlükleri tarafından açıklanmaya başladığı günlere denk geliyordu Bakanın açıklaması. 
Ama epey bir gecikme ile gerçekleşti “vergi yüzsüzleri” açıklaması!.. 
*** 
Bu tabir, kamuoyu tarafından yaratılmıştı!.. Yılda bir kez olsun yeniden gündeme gelince herkes gibi bende ilgilendim haberle. Bu arada ne anlamda kullanıldığını da hatırlar gibi oldum.!.. 
Birincisi ve gerçek anlamı şöyle;
-Vergi beyanında bulunup da ödemeyen gerçek ve tüzel kişiler. 
İkincisi ise yine beyanda bulunup da isminin açıklanmasında sakınca bulan kişi ve kurumlar. Bunlara ilişkin acizane eleştirilerimi bir süre önceki yazılarımdan birinde kaleme almıştım!.. Sormuştum o yazımda;
-Vatandaşlık görevi olan vergi beyan etmenin ve devlete ödeme taahhüdünde bulunmanın kamuoyu tarafından bilinmesinin nasıl bir sakıncası olabilirdi?
Tam tersine onur ve gururla açıklanır bu durum!.. 

Yüzsüzlük sınırı 5 milyon ve üzeri…

İkincisi ayrı bir konu ama halkımız, özellikle son yıllarda onları da “Yüzsüzler” sıfatı ile anmaya başlamıştı. Öyle ya vergi şampiyonları listelerinde “ismi ve cismini” gizleme gereği duyanlara başka ne denilecekti!.. 
Neyse, biz gelelim Sayın Şimşek’in verdiği “yüzsüzler” açıklamasının içeriğine. Oradan öğrendiğimize göre söz konusu vergi yüzsüzleri;
-Beyan ettikleri vergileri yıllar geçmesine rağmen ödemeyen mükellefleri tanımlamaktaymış!.. 
Onların da bir tabanı varmış ki, 5 Milyon ve üzeri vergi borcu olanları kapmaktaymış… 
Öyle üç-dört milyon vergi borcu olanlar “yüzsüzler” kapsamının dışında yani!.. 
*** 
Şimdi siz ne anladınız bu açıklamadan? Sayın Bakan’ın amacı ne bu teşhirden!.. Denilebilir ki;
-Belki yüzleri kızarıp, utanırlar da öderler!..
Geçiniz efendim!.. Utanacak yüzleri, yüz kızartacak vicdanları olsa şimdiye dek ödemezler miydi?.. 
Buna bağlı bir soru daha;
-Sayıları yüz binleri bulduğu tahmin edilen yüzsüzler bugüne kadar niye takip dışı bırakıldı? 
Ya da, 5 milyonun onda biri kadar vergi borcu olan ve ödeyemeyen mükelleflerin nasıl da üzerine çöker devletin vergi daireleri? 
-Burada noktalayalım gayri!..

Heves etme, tadın kalmadı!..

Yerel basını izleyen hemşehrilerimiz her ayın belli zamanlarında sıkça rastladıkları haberlerden birinin başlığı mealen şöyledir;
-İlimizde trafiğe kayıtlı araç sayısı artmaya devam ediyor!..
Üzerime kayıtlı “Motorlu araç sahibi” olmamakla birlikte bende ilgiyle izler, zaman zaman da yazılarımda konu ederim bu artışı. O haberlerden en son aldığım nota rastladım; 
-354 bir 672!.. 
Kuşkusuz bunların çok büyük çoğunluğu (özel-resmi) binek otomobiller. Buna dayanarak da yazarlar olarak yorumlarız;
-Eskişehir’de her 3 kişiye 1 otomobil düşüyor!. 
Hadi 4 kişiye 1 otomobil diyelim. Çarpıcı, büyük bir oran. Bunların hepsi aynı anda trafiğe çıksa;
-Eskişehir’den Ankara’ya yol olur!.. 
Çok azı trafiğe çıktığında görüyoruz ki, şehrimizin bulvar, cadde ve yan yolları tıkanmış… Sanılır ki 
-Eskişehir ahalisi hayli varlıklı!.. 
Öyle olmadığını biliyoruz. Çünkü ev, apartman önleri, sitelerin sokakları, yan yollar adeta “kaderine terk edilmiş” otomobillerle dolu!.. Nedenii de belli;
-Akaryakıt depolarının boşluğundan… 
*** 
Bizim sitenin sokaklarında onlardan birinin arkasındaki  yazı dikkati çekti; 
-Heves etme tadın bitti!.. 
Asgari ücretli emekli komşum ne de güzel anlatmış, “biten aşkının” son halini!...