Son günlerde çok sık duymaya başladık. Belki sizin de kulağınıza gelmiştir.
Malum işsizlik had safhada…
İş aramaktan bunalıma giren, çalmadık kapı bırakmayan ve sonuçta “Para da önemli değil. Yeter ki çalışacağım bir iş olsun” psikolojisini yaşamaya başlayan gençlerin bu durumunu “fırsat” olarak değerlendiren işverenler türemiş.
***
İşe alacakları insanlarla peşin peşin pazarlık yapan bu işverenler “Asgari ücret veremem. Ancak yarısını verebilirim. Kabul edersen hemen işe başla. Ben bankaya yasa gereği mecburen asgari ücret oranında para yatıracağım ama sen bu paranın yarısını getirip vereceksin” diye peşin peşin pazarlık yapıyormuş.
***
Bazıları ise işe alacağı insanlara güvenmiyor olduğundan ya da kendisini garanti altına almak istediğinden olsa gerek, işçisine banka maaş kartını vermeyip, yatırdığı maaşı kendisi çekerek, yarısını maaş olarak elden veriyormuş.
Böylece var olan yasa da kağıt üzerinde uygulanmış oluyormuş.
***
Ülkemizde her türlü yasa var ama bu yasaların harfiyen uygulanması konusunda yaşanan büyük de bir sıkıntı var.
Şöyle ki:
Var olan yasalar ya denetimsizlik yüzünden uygulanmıyor, ya da söz konusu yasalar, mutlaka bir açığı bulunmak suretiyle deliniyor.
Tıpkı yukarıda aktardığımız asgari ücret uygulamasının da açığının bulunması gibi.
Umarız devlet bu adaletsiz ve yasal olmayan uygulamaya ne yapıp edip bir son verir.
Aksi halde, çalışma hayatında bir de “Asgari ücretin de asgarisi” adında yeni bir ücret modeli ortaya çıkacak!
KAYIP BİR NESİL İŞTE!
Bugün 10 ila 25 yaş arasında bulunan çocuk ve gençler ne kadar şanssız bir nesil değil mi?
Kısacık yaşamlarında savaşa da, darbe girişimine de, salgına da şahit oldular.
***
Hatta...
Depremleri de yaşadılar terörün yol açtığı korkunç olaylara da tanıklık ettiler.
***
Dahası...
Enflasyonla da tanıştılar küçücük yaşlarında seçim üzerine seçim de gördüler.
***
Küçücük zihinlerinde travma yaratacak ne kadar olay varsa şu 15 yıl içinde hepsini gördüler, yaşadılar.
Saydığımız her olay sonrasında ailelerinin taşıdığı endişeleri bizzat hissettiler.
***
10 ila 25 yaş arasında olan çocuk ve gençlerin oluşturduğu bu nesil maalesef, bir insan ömrünün 100 yılda göremeyeceği kadar bir dolu kötü olaylara tanık oldu.
***
Bir de bunlara şahit oldukları işsizlik, liyakatsizlik, fakirliği de ekleyin.
Görmedikleri olumsuzluk kalmadı.
***
Umarız tanık oldukları bu kadar olumsuz olayın yarattığı travma çabuk unutulur da, sözünü ettiğimiz yaş grubundaki çocuk ve gençlerimiz ileride , "Kayıp Nesil" olarak ortaya çıkmaz!
BÜYÜKERŞEN'İ ÇİLEDEN ÇIKARTAN FOTOĞRAFLAR...
Porsuk sahil yolu üzerinde, ETİ park içinde Kızılcıklı Mahmut Pehlivan'ın heykeli.
Sprey boya ile boyanmış baştan aşağıya...
***
Biraz ilerde porsuğun istinat duvarı...
O da bir uçtan diğerine yine sprey boyalarla yazı ve resimlerle doldurulmuş.
***
Gördüğünüzde insanın içinin cız ettiği manzara anlayacağınız.
Nasıl bir ruh halleri varsa artık, genelde gençler yapıyor bu saçma sapan işi.
Yapılanı bozma, var olanı yok etmeye programlanmışlar adeta.
***
İşte yukarıdaki iki fotoğrafı, geçtiğimiz günlerde açılışı yapılan Sanat Sokağı töreni sırasında önceki dönem belediye başkanı Yılmaz Büyükerşen'e göstermişler...
***
Fotoğrafları görünce adeta küplere binmiş.
“Bu cehalet bir türlü bitmiyor” demiş önce.
***
Ardından, Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce'ye her iki fotoğrafı göstererek “Onlar tahrip etmekten, biz onarmaktan bıkmayacağız anlaşılan” demiş.
***
Ne diyelim?
Şehirde yaşayan vandallar bir türlü bitmiyor!
Her heykelin ya da duvarın başına zabıta ve polis dikilemeyeceğine göre iş biraz da hassasiyet sahibi vatandaşlara düşüyor.