AK Parti il başkanı Zihni Çalışkan ile CHP il başkanı Recep Taşel görevlerinden istifa ediyor.
Her ikisi de milletvekili aday adayı olacak.
***
Zihni Çalışkan milletvekili adaylığı için uzun süredir çalışma yürütüyor.
Recep Taşel’in istifa sonrası adaylığı ise şartlı.
Zira Recep Taşel, adayların ön seçimle belirlenmesi durumunda aday adayı olacak.
Aday belirleme yöntemi olarak merkez yoklaması kararı alınırsa aday adaylığı müracaatında bulunmayacak.
CHP’nin Eskişehir’de hangi yöntemi uygulayacağı belli olmadığı, aday olacak yöneticilerin istifası etmesi için tanınan sürenin de 26 Aralık’ta sona ermesi nedeniyle Recep Taşel bu tarihe kadar görevinden istifa edecek.
***
Milletvekili aday adaylığı için görevlerinden istifa edecek olan AK Parti il başkanı Zihni Çalışkan ve CHP il başkanı Recep Taşel partilerinin milletvekili listelerinde yer alabilecek mi bilemiyoruz.
Ama bildiğimiz bir şey var ki; o da yerlerine atanacak olan il başkanlarının seçim öncesi her iki partide bir kaosa neden olacağı…
Zira…
Her iki partiye de atanacak olan il başkanları ister istemez parti içindeki kişilerden ya da gruplardan birine yakın isimler olacak…
***
Hal böyle olunca, il başkanlıklarına atanan isimler daha göreve bile başlamadan, parti içindeki diğer kişi ve grupların tepkisiyle karşılaşacak…
Her iki partide de tarafsız, ortada duran, abi ya da akil pozisyona sahip isim sıkıntısı yaşandığı için yeni atanacak il başkanları seçim öncesi her iki partiye de sancılı bir süreç yaşatacak sanki…

recep taşel-1

zihni

********

KİŞİSEL MENFAAT SÜRECİ BAŞLIYOR!

-“Fakiri kuru inat, Zengini hayırsız evlat, Memuru süslü avrat batırır” diye bilindik bir söz var ya hani…
Aslında bu tarife “Partiyi de kişisel menfaat batırır” sözünün mutlaka eklenmesi lazım.
Zira…
Nasıl ki fakir kuru inadı yüzünden, zengin hayırsız evladı nedeniyle ve memur da savurgan hanımı sayesinde batıp gidiyorsa, partiler de, içindeki kişisel menfaatlerin ön plana çıkması nedeniyle bir türlü adam olmuyor.
***
-“Küçük olsun ama benim olsun” düşüncesi, kişisel menfaatin en somut örneği.
-“Ben varsam parti var. Ben yoksam parti olmasa da olur” anlayışı bu gün için siyasetle uğraşan birçok insanın hala benimsediği ve bizzat uyguladığı bir anlayış.
Partiler içinde siyaset yapan çoğu insan (buna karar verici pozisyonunda olanlar da dahil) seçimin partisi tarafından kazanılıp kaybedilmesiyle pek ilgilenmiyor.
Tek ilgilendikleri "Ben seçilecek miyim?" den ibaret.
***
İşi bu noktadan alıp daha da ileriye götüren ve “Ben seçileyim ama partimin diğer adayları seçilmesin. Varsın parti de kazanmasın. Yeter ki ben kazanan tek isim olayım” gibi bir düşünce içinde olanlar var.
İşin ilginç tarafı…
Bunu biz söylemiyoruz…
Bu tespiti bizzat partililer, üstelik kendi partileri için söylüyor iyi mi?
………………………………………………………………..

EN BÜYÜK MADENİ PARA OLAN 1 LİRA İLE NE ALIRSINIZ?

 “En büyük madeni para olan 1 lira ile alabileceğiniz iki şey söyleyin?”
Yukarıdaki soru, İYİ partili Levent Özeren’in internet üzerinden takipçilerine yönelttiği bir soru.
Yüzlerce cevap ve yorum yapılmış sorunun altına.
Mesela:
-“Dört tane poşet alırım” demiş bir takipçisi.
Bir diğeri:
-“1 lira zaten 2 lira 92 kuruşa mal oluyor. Yani kendisini bile alamaz” demiş.
***
Verilen cevaplar arasında “Dilenciye verdiğinde hayır dua bile alamazsın” diyenlerden tutun da “Yazı-tura atabilirsin ancak” diyenlere kadar ilginç cevaplar da yer almış.
***
Espri içeren cevaplar bir yana yazılanları okuduktan sonra ciddi ciddi düşündük 1 lira ile nelerin alınabileceğini…
Tuvalete girmeye, bir tutam maydanoz almaya bile yetmiyor gerçekten.
Aklımıza bir tane mektup zarfı, bir yaprak fotokopi çektirmekten başka üçüncü bir şey gelmedi.
Sonradan öğrendik ki, zarfın da fotokopinin sayfasının da fiyatı çoğu yerde 1,5 lira olmuş.
Sonuç olarak en büyük madeni para olan 1 lira ile ne satın alınabileceğini bulamadık.
Bakalım siz bulabilecek misiniz?