Geçtiğimiz aylar içindeydi sanırım.
İYİ parti milletvekili Arslan Kabukçuoğlu AK parti Eskişehir milletvekillerinin birbirleriyle kavgalı olduğuna ilişkin bir açıklaması yayınlandı.
***
Geçtiğimiz günlerde yine milletvekili Kabukçuoğlu Eskişehir’de CHP’nin sahada olmadığını ve çalışmadığını ifade eden bir açıklamada bulundu.
***
Birkaç gün sonra Kabukçuoğlu’nun söylediklerinin peşine il başkanı Emine Edizgil de katıldı. O da CHP’nin sahada olmadığını söyledi.
***
Şimdi…
“kavga ediyorlar” dedikleri AK partili milletvekillerinden biri ya da “sahada yoklar” dedikleri CHP’li isimlerden biri çıkıp “İyi güzel de… Sizin parti beş yıl önce kuruldu. Bu beş yıl içinde Eskişehir’de beş il başkanı değiştirdiniz. Her yıla bir il başkanı düşüyor! Partinizin 6 bin civarı üyesi var ama partinin içinde 6 civarında farklı grup var. Her bin üyeye bir grup düşüyor! O yüzden bırakın bizim partimizde ne olup bittiğini de biraz kendi partinizle ilgilenin! ” deseler ne olur?
Bana göre son derece haklı olurlar.
Hele hele kongre süreci gibi gerilimli bir sürecin yaşandığı şu günlerde, enerjinin başka partiler yerine kendi partilerine harcanması sanki daha İYİ olacak gibi…
Bizden söylemesi…
İYİ DE NİYE HİZMET ALAMIYORUZ O ZAMAN?
-“Aday olmayı aklımdan bile geçirmiyordum. Hizmet etme aşkı her şeye baskın geldi.”
***
-“Aslında ne makama ne de paraya ihtiyacım var. Bunlar bende zaten var. Aday olmamın tek nedeni ülkem ve şehrim ile hemşerilerime hizmet edebilmektir”
***
-“Hizmet etmenin bin bir yolu var. Kendimizce bu hizmeti yaptığıma inanıyorum. Şimdi sıra doğrudan hizmet etmeye geldi. İşte aday olmamın asıl nedeni budur”
***
-“Tek amacım var siz hemşerilerime hizmet edebilmektir. Eğer seçilirsem, gerekirse günün 24 saati hizmet etmekle geçecek. Buna söz veriyorum”
***
-“Benimle birlikte gerçek hizmetle tanışacaksınız. Çünkü ben bu göreve sadece bu amaç için geliyorum. Ben makam, mevki, paranın değil, seçmenlerimin hizmetkârı olmaya adayım”
***
Siyasette aday olanlardan sıkça duyarsınız bu cümleleri…
“Hizmet” derler de başka bir şey demezler…
Aralarından bazıları seçilemez, bazıları da seçilip koltuğa oturur.
İlk birkaç ay idare ederler.
Ancak…
Sonraki süreçte, hizmet etme amacı ve önceliği yerini başka şeylere bırakır.
Çıkış noktası olan “hizmet” in adı dahi anılmamaya başlanır.
Sonuç olarak…
Siyasete her girenin “hizmet için” dediği ama bir türlü hizmet göremediğimiz bir durum var ortada…
İlginçtir!
Günümüzde dahi siyasete girenlerin ısrarla “hizmet için” demekten, vatandaşın da hizmet beklemekten bıkmadığı bir durum söz konusu…
İŞSİZLİK PİS İŞTİR. PAHALI İŞTİR!
Üniversite okurken hocalar öyle bir gaz verirler ki, “Sen kralsın. Mezun olduğunda Kral olacaksın…”
O gazla biter Üniversite…
Sonra iş bulmaya gelir sıra…
***
Önce seçmeye başlarsın firmaları.
İdealistsin ya, kralsın ya…
İlk olumsuz dönüşü diğerleri izler…
Ne idealistlik kalır ne de krallık…
***
İşsiz kaldığınızda eşe dosta haber salarsınız.
Samimi bir şekilde onlara durumunuzu izah eder ve onlardan yardım istersiniz.
-“Abi- Abla… Kulağın delik olsun ne olur…Bak durumunu biliyorsun!”
Onlarca arkadaşın vardır. Hepsiyle paylaşırsın.
***
Kimse yardım etmez…
Etmez mi edemez mi bilinmez…
Tek başına kalmanın umutsuz yalnızlığını yaşarsın.
Sağa sola saldırırsın.
Verdiğin CV’nin inceleniyor olması bile öylesine büyük umut verir ki heyecan kaplar içini…
Günler geçer o beklenilen iyi haber bir türlü gelmez.
Velhasıl, işsizlik pis bir iştir…
İş bulmak için bile resmen para harcarsın…
İşsizlik pis olduğu kadar aynı zamanda pahalı bir iştir…
DEMOKRASİ Mİ?
Demokrasi hukukun geçerli kılındığı ülkelerde olur.
Bunun yanı sıra…
Demokrasinin en basit şekilde tanıtımı yapılırken iki önemli unsuru olduğu vurgulanır…
Birincisi: Düşünce ve ifade özgürlüğüdür…
Düşünce ve bu düşünceleri rahatlıkla ifade etme özgürlüğünüz varsa, demokrasinin işlediği bir ortamda yaşıyorsunuz demektir.
Diğeri ise…
Örgütlenme özgürlüğüdür…
Başkalarının özgürlüğünü kısıtlamayacak ve yasalara aykırılık teşkil etmeyecek şekilde örgütlenebiliyorsanız, yine demokrasinin işlediği bir ortamda bulunuyorsunuz demektir.
O yüzden önce hukukun geçerli olup olmadığına, sonra da demokrasinin olmazsa olmaz iki tanımına bakın…
Düşünebiliyor musunuz? Düşündüğünüzü ifade edebiliyor musunuz? Ve örgütlenebiliyor musunuz?
Eğer bunlar varsa, demokrasi vardır…
Yoksa…
Yoktur…