Avukatlık bürosu bulunan bir arkadaşım anlattı...
Kira arttırımında kaynaklanan anlaşmazlıklar yüzünden başka davalara bakamaz hale geldiklerini, sayının her geçen gün de arttığını söyledi.
***
Adliyede çalışan bir tanıdığımız, Sulh Ceza mahkemelerinde görülen davaların neredeyse yarıya yakınını kiracı-ev sahibi arasında yaşanan anlaşmazlıkların oluşturduğunu ifade etti.
***
Hal böyleyken yani ev sahipleri ile kiracılar arasında gerek tahliye gerekse kira arttırımı nedeniyle yaşanan sıkıntı büyürken bir yandan da kiralar "Artık bu kadar da olmaz" dedirtmeye başladı.
***
Batıkent'te yeni yapılan dairelerin kiraları en az 20-25 bin lira arasında değişiyor.
Gültepe, Yıldıztepe, Büyükdere mahallelerinde 10 bin liranın altında kiralık ev bulmak imkansız.
Keza Yeşiltepe, Esentepe, Sütlüce mahallelerinde kiralar en az 8-10 bin lira civarında...
Şehir merkezinde bulunan mahallelerdeki kira fiyatları ortalama 15 bin liradan başlıyor.
***
Sonuç olarak;
Kiralar da, kiracı-ev sahibi anlaşmazlıkları da resmen parlamış durumda.
Vaziyet böyleyken hükümet tarafından alınan tedbirler yaşanan sorunların çözümünde son derece etkisiz kalıyor.
Zira...
Yüzde 25 oranında kira artışı zorunluluğu kararı hiçbir ev sahibinin umurunda bile değil!
Dahası...
Ev sahipleri birbirlerini bakarak durmadan kira yükseltir hale geliyor.
***
Öte yandan...
Hükümetin, kira sözleşmelerinin e- devlet üzerinden yapılması kararını bir türlü hayata getirememeli sorunu içinden çıkılmaz noktaya getiriyor.
Halbuki bu uygulama zorunlu hale getirilse, devletin son kiracının hangi rakamla evden çıktığının takibini yapabileceği, böylece 5 bin liradan çıkan kiracının yerine ev sahibinin yeni kiracıdan 25 bin lira kira istemesinin önüne geçeceği savunuluyor.
***
Sonuç olarak:
Ortada büyük ve her geçen gün büyüyen bir sorun var ve devlet bu sorunu sadece "Yüzde 25 kira artışı" kararı almak haricinde resmen seyrediyor.
Bu karar da kimsenin umurunda olmadığı için kiracı ve ev sahibi göz göre göre birbirine kırdırılıyor...
KİRACI-1
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

FARKINDALIK YARATIR DİYORDUK AMA?...

Kendisini tanırız, biliriz, severiz...
Sakin kişiliğe sahiptir ama mücadele adamıdır...
Nezaketidir ama yeri geldiğinde sert çıkışlardan kaçınmaz...
Belli bir kültürden gelir, doğruyu söylemekten çekinmez...
***
İşte bu özellikleri nedeniyle "Diğerleri gibi olmaz" diye düşünüyorduk...
"Gümbür gümbür gelir, farkındalığını da ortaya koyar" diye umuyorduk...
Zehir zemberek açıklamalarla "İşte bu!"dedirtir diye tahmin ediyorduk...
"Bu iş böyle yapılır" dedirteceğini bekliyorduk...
***
Olmadı sanki!
En azından bugüne kadar kendisinden beklediğimiz bir farkındalığı ortaya koyamadı.
Birkaç tweet, birkaç ziyaret ve birkaç cılız açıklama hepsi o...
Tıpkı aynı işi yapan diğerlerinin yaptığıyla yetindi.
***
Milletvekili seçilmesine kişisel olarak sevindiğimiz CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan'dan bahsediyoruz...
Seçildiği günden bugüne geçen sürede beklediğimiz milletvekili İbrahim Arslan'ı maalesef bulamadık!
Ne yalan söyleyelim; Eskişehir siyasetinde belediye Meclis üyesi İbrahim Arslan, milletvekil İbrahim Arslan'dan daha etkiliydi...
***
Ne diyelim?
Umarız bu durum kendisinin yeni görevine alışma sürecidir.
Umarız kendisi, kendisinden beklenen performansı ve farklılığını ortaya koyar.
Umarız bu satırları da yapıcı eleştiri olarak kabul eder...
İBRAHİM-4
,,,,,,,,,,,

BU İŞİN SONU NEREYE VARACAK?

Ülkenin siyasal ve düşünce anlamında ikiye bölünmesi ve bu durumun sürekli körüklenmesi, toplumda fena bir hastalığın yayılmasına neden oldu.
Bu hastalık şu sıralar yoğun bir biçimde sosyal medya’da gösteriyor.
***
Oldukça masumane paylaşımlar bile sosyal medya üzerinde linç sebebi haline geldi.
Bir fikrinizi söylemeye falan kalkmayın…
Anında sizi aforoz edecek birileri mutlaka çıkıyor.
Söylediğinizin doğru ya da yanlış olduğuyla hiç kimsenin ilgilendiği bile yok.
İnsanlar “biri bir paylaşımda bulunsa da bütün hırsımı ondan çıkartsam” diye klavye başında bekliyor
***
örneğin:
Sosyal medyada öylesine ruh hastaları var ki, o gün morali bozuksa, herkesin moralinin bozuk olmasını istiyor.
Morali düzgün birine tahammülü dahi olmuyor.
***
Velhasıl…
Fena bir yolda etrafı kıra döke gidiyoruz…
Bakalım bu yolun sonunda hangi duvara toslayıp, kafamızı-gözümüzü yaracağız…

İNTERNET-1

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,