Tedbir daima bilgeliğin aracıdır. diyor Patrick Rothfuss.

Türkiye, dünyanın en önemli deprem kuşaklarından olan Alp-Himalaya deprem kuşağında yer almakta.
Ülke nüfusunun yüzde 70’den fazlası, birinci ve ikinci derece deprem kuşağında bulunuyor.
Ortalama 10 yıl arayla, büyük bir deprem yaşayan Türkiye, bu depremlerde binlerce can ve milyarlarca liralık ekonomik kayıp yaşıyor.
Sosyal, ekonomik ve psikolojik etkileri ise yıllar boyu sürüp gidiyor…

Peki kabul ettiğimiz bu gerçek, hali hazırda olanca çıplaklığıyla tam karşımızda dururken, gerekli tedbirleri alıyor muyuz?
Hayır.
Neden?
Birçok nedeni var.

Örneğin; Türkiye’nin sismik talihsizliği.
Büyükşehirlerde kontrolsüz ve hızlı büyüme.
Toplumdaki deprem bilinci.
Planlanan, deprem standartlarının sağlanamaması
Denetim sorunu
Zemin etüdüne gereken özenin gösterilmemiş olması
Yapı ve yapı malzemelerinin istenilen düzeyde üretilememesi
Önceki depremlerden ders çıkartılmaması ve afet yönetimindeki eksiklikler gibi onlarca madde daha ekleyebiliriz.

Anacak bugünden yarına tedbir almak için bir gün bile kayıp sayılırken, ilgili kurum ve kuruluşların başındaki bazı yöneticilerin rahatlığı herkesi düşündürüyor.

Madem bilgeliğin aracı tedbir. Tedbir hayatın güvencesi ve zorunluluğu ise ülkenin en büyük sorunu olan depreme karşı hazırlık yapmayanların, bilgelikten uzak, görev ve sorumluluğunu yerine getirmeyenlerin iş başında olmasına kimin gönlü razı . 
Bilenler bize de söylesin.