AK parti şehirde seçilmiş 300-400 kişi ile milletvekili aday adayları arasında temayül yoklaması yapıyor.
Yönetim kurullarında yer alan isimlerden belediye meclis üyelerine, kadın ve gençlik kolları yöneticilerinde disiplin kurulu üyelerine kadar ne kadar seçilmiş varsa sandık başına gidip, mevcut milletvekili adayları için oy kullanıyor.
Her ne kadar yapılan temayül yoklamasının sonucu açıklanmıyor olsa da, her ne kadar temayülden çıkan sonuç genel merkez için ölçü kabul edilip edilmediği şüphe götürse de sonuçta ortada küçük de olsa bir seçim var.
***
İYİ parti şunun şurasında 6-7 yıllık bir parti…
Milletvekili aday adayları için üye bazında temayül yoklaması yapıyor…
Şehirde var olan üye sayısının nereden bakarsanız bakın yarısına yakınını sandığa taşıyor.
Daha da önemlisi, yaptığı temayül yoklamasının sonuçlarını seçimin yapıldığı salonda sayıyor, sonucu tüm üyelerini huzurunda ilan ediyor.
Her ne kadar bu temayül sonucunun milletvekili aday listesine yansıyıp yansımayacağını bilemesek de ortada parti üyelerinin belirlediği bir sıralama var.
***
AK parti ve İYİ parti bunu yaparken ülkenin en eski partisi olan ana muhalefet partisi CHP ne yapıyor?
İllere yazı gönderip “Ortaya sandık falan sakın koymayın. İl ve ilçe başkanları toplanın, milletvekili listesinde görmek istediğiniz aday adaylarını alt alta yazın ve bize gönderin” diyor.
Göstermelik dahi olsa CHP’de seçimin küçücük bir kırıntısı dahi yok!
***
Genel merkez böyle istedi ya; Eskişehir örneğinde olduğu gibi kendi yönetimlerini bile toplayamayan il başkanları, kendilerini o göreve getirenlerden aldıkları talimat ile yanlarına bir-iki ilçe başkanını da alarak, sıralıyorlar işlerine gelen ve kendilerine yakın olan isimleri.
Altına da “Örgütün istediği isimler bunlar.” diye yazıp, gönderiyorlar genel merkeze…
Aslında en büyük kötülüğü de listeye koydukları ve “Örgütün istediği isimler” diye sıraladıkları isimlere yapıyorlar…
***
Siz ne düşünürsünüz bilemem ama CHP’nin bu yöntemi en azından Eskişehir ölçeğinde resmen Yılmaz hocanın liste şekillendirmesini meşru hale getiriyor!
Pek çok kişi “Demek ki Yılmaz hocanın gücü bunlarda olsa bunlar daha fenasını yapacak” diye düşünüyor.
Hatta…
“Aynı tavrı sergileyeceklerse bugüne kadar listeleri belirleme konusunda Yılmaz hocaya niye tepki gösterdiler? Adam bugüne kadar meğer doğrusunu yapıyormuş. Liste belirlemeyi bunların inisiyatifine mi bıraksaydı?” gibi etik olmayan ama bugüne kadar yapılan yanlışı da meşru hale getiren bir düşünce ortaya çıkıyor…
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
AK PARTİ’DE BÜROKRAT VE AKADEMİSYENLER NEDEN MÜRACAAT ETMEDİ?
Doğrusunu söylemek gerekirse, Eskişehir’den AK parti milletvekili aday adaylığı için en az 60-70 ismin aday adayı olacağını bekliyordum…
***
Bu aday adaylarından da yarısının, görevde yükselmenin yolunu açacağı düşüncesiyle istifa ederek müracaat eden bürokratlar olacağını tahmin ediyordum.
***
Hatta…
Rektörleri Cumhurbaşkanı Erdoğan direkt belirlediği için, AK partiden milletvekili adayı olma referansının da önemli bir referans olması nedeniyle, Eskişehir’deki üç üniversiteden en az 8-10 akademisyenin milletvekili aday adayı olabileceğini bekliyordum.
***
Fakat tahminlerimde yanıldım…
Eskişehir’de milletvekili aday adayı sayısı 37’de kaldı…
Bir tane bürokrat, bir tane de akademisyenin dışında, istifa ederek müracaatta bulunan olmadı…
***
Bunu neye yoracağız bilemiyorum…
Acaba bürokratlar AK parti iktidarında, akademisyenler de Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığında risk olduğunu mu hissetti?
Demirel’in “İktidarın değişeceğini hisseden trafik polisinin bile size karşı tavrı değişir” sözü mü etkili oldu?
Gerçekten bilemiyorum…
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
BEN Mİ YANLIŞ BİLİYORUM?
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu seccade üzerine ayakkabı ile bastığı için linç ediliyor.
Üstelik…
Özür dilemesine rağmen linç edilme şiddeti her geçen gün artıyor.
Üstelik…
Başka benzeri örnekleri olmasına rağmen, çok sayıda AK partilinin de benzeri fotoğrafları olmasına rağmen linç mütemadiyen devam ediyor.
Bu konuda uzman değiliz ama evde büyüklerimizden gördüğümüz kadarıyla, üzerinde namaz kılınan seccade, namaz bittikten sonra önce tesbih ait olduğu ipe bağlanır sonra da seccade toplanıp, katlanarak sürekli muhafaza edildiği yere kaldırılır.
Üzerinde namaz kılınan seccade namaz sonrası asla yerde bırakılmaz.
O zaman aklıma şu geliyor:
Ya orada namaz kılan kimse namaz sonrası seccadenin ne yapılması gerektiği ile ilgili ritüeli bilmiyor.
Ya o yere serilen seccade değil…
Ya da Kılıçdaroğlu acayip tufaya getirilmiş!