Müneccim falan değiliz ama seçim sürecinde bundan sonra neler olabileceğini az çok biliyoruz.
Çünkü…
Her seçim öncesi aynı film giriyor vizyona…
Senaryo aynı senaryo, son aynı son…
***
Önümüzdeki seçimler için  aday adaylığı süreci başlayacak.
Bunu “Adaylık” süreci izleyecek.
Aday adayları arasından adaylar, yani Milletvekili listeleri belirlenip, açıklandığında özellikle AKP ve CHP’de aynı şeyler yaşanacak.
Bu seçimde bu iki partiye muhtemelen İYİ parti de eklenecek.
***
Öncelikle, listeye giremeyen aday adayları başlayacak bağırıp çağırmaya.
Bu bağırıp çağıranlar arasında, listede olmalarına rağmen seçilebilecek yerde olmayanlar da yer alacak.
Bağırıp çağıranlar ile yakın çevreleri, elini ayağını çekerek muhtemelen tatile çıkacaklar.
***
Her üç partide de, listelere tepkiler oluşacak.
Her üç partide de, partililerin büyük çoğunluğu “Bu liste ile bir milletvekilini zor çıkartırız. Belediyeleri zor alırız” söylemleri başlayacak.
Yine her iki listede de, özellikle liste dışı kalanlar “Madem onları aday yaptılar, seçimlerde de onlar çalışsın” diyerek kenara çekilecek.
***
Bir müddet sonra sular durulacak.
Milletvekili listesine olan tepki, yavaş yavaş azalacak.
Başta tek başına kalıveren milletvekili adaylarının yanına yavaş yavaş sokulmalar başlayacak.
***
Neticede seçim yapılacak.
Seçimlerde istenilen oyu alamayan partide adeta depremler yaşanacak.
-“Ben söylemedim mi, bu milletvekili listesiyle biz başarılı olamayız? Bu liste kimseyi kucaklamıyordu. Dolayısıyla da başarısızlık gayet normal” yorumları birbirini izleyecek.
***
Belki istifalar olacak.
Belki de görevden almalar.
Başarısızlığın masaya yatırıldığı toplantılar düzenlenecek ve bu toplantılarda herkes birbirini suçlayacak.
***
Sonuçta…
Tıpkı, yenilen futbol takımı oyuncularının söylediği “Önümüzdeki maçlara bakıyoruz” sözleri gibi, onlar da “Önümüzdeki seçimler için şimdiden çalışmaya başlıyoruz” diyecek.
Aynen bunlar yaşanacak önümüzdeki süreçte……
İnanmıyorsunuz, süreci izleyip kendi gözlerinizle görün olacakları…
Filmin başı da sonu da her zamanki gibi aynı olacak!

SAKARYA GAZETESİNİN BİLİNÇLİ OKUYUCULARI…

Gazeteniz Sakarya’da ben dahil günlük köşe yazılarını kaleme alan isimler var.
Yine…
Köşe yazıları haftanın belirli günleri yayınlanan meslektaşlarım ile belirli aralıklarla köşe yazılarını kaleme alan birbirinden değerli konuk kalemler var.
***
Gerek günlük köşe yazılarımız, gerek haftanın belirli günlerinde yayınlanan köşeler ve gerekse konuk kalemlerimizin yazıları ciddi biçimde takip ediliyor.
Köşe yazılarımızın okunurluğunun yüksek ve yazarların da ciddi oranda takip ediliyor olması, sakaryagazetesi.com.tr internet sitemizin tıklanma sayısından da açıkça anlaşılıyor.
***
Dikkate değer bir başka husus da, gazete köşe yazılarını takip eden okurların son derece bilinçli olmaları.
Çoğunluğu; konulara genellikle mantıklı yaklaşan ve iyiyi-kötüyü, doğruyu-yanlışı birbirinden ayırma terazileri olan, yazılarımıza yönelik eleştirilerini dahi insani duygular çerçevesinde yapan bir nezakete  sahipler…
***
Neredeyse hiçbirini tanımıyoruz.
Ancak…
İnternet sitemizde, köşe yazılarımızın altına yaptıkları yorumların ifade ediliş tarzı, eleştirilerin dozu ve konulara getirdikleri farklı bakış açısı birçoğunun yüksek profile sahip okurlar olduğunu gösteriyor.
***
Bazen öylesine yorumlar yapılıyor ki; inanın köşe yazılarımızdan daha fazla ilgi gördüğü oluyor.
Bu durumdan son derece memnunuz…
Her birine çok şey borçluyuz.
Zira…
Seviye sahibi olan okuyucu, okuduğu gazetemizin de seviyesini yükseltiyor…

ASIL ENTERESAN OLANI: 180 DERECE DÖNÜŞE ANINDA İKNA OLUNMASI GALİBA…

Çarşıda zaman zaman yanına uğrayıp hal hatır sorduğum, sohbet ettiğim bir tanıdığım var…
Kurulduğu günden beri AK parti seçmeni.
2002’den beri başka bir partiye oy vermediğini her defasında söylüyor.
Her ortamda da AK partiyi savunuyor.
***
Geçenlerde yanına uğradığımda kendisine “İktidar ekonomiyi batırdı galiba? Galiba bu defa CHP’ye oy verecek gibisin?” diye takılmaya kalktım.
Hışımla kalktı oturduğu yerden.
“Niye verecek mişim ki?” dedi önce.
,Ardından da “HDP ile teröristler ile birlikte olan partiye hayatta oy vermem” dedi.
***
AK parti heyetinin anayasa değişikliği için, kapatma davası açtığı HDP’yi ziyaret etmesinin ertesi günü uğradık yanına aynı kişinin…
“Bak seninkiler de HDP ile birlikte olmuş! Şimdi ne olacak?” diye sorduk.
Onların da sonuçta mecliste olduğunu, ziyaretin de prosedür gereği yapıldığını söyledi gülerek.
Ardından da:
“Sonuçta siyaset seçim kazanma sanatıdır. Bizim parti de seçim kazanmak için bu sanatı sergiliyorlar” diyerek, HDP’ye gitseler de oyunu AK partiye vermeye devam edeceğini söyledi.
***
Aslına bakacak olursanız, bu AK partinin bu güne kadar söylem ve eylemlerinden 180 derece dönüş sergilediği bilmem kaçıncı olay.
Bunda bir enteresanlık yok…
Asıl enteresan olan, kitlenin bu 180 derece dönüşe anında ikna olabilmesi sanki…