Demokrasi, yönetimin tek bir kişinin eline olduğu “mutlak monarşi” ya da yönetimin bir grup insanın elinde olduğu “oligarşi” gibi hükümet şekilleriyle zıtlık gösterir.  Bilinen en eski demokratik sistem M.Ö. 510 yılında Atina’da gerçekleşmiştir. Demokrasi, halkın egemenliği demektir. Demokraside egemenliğin gerçek sahibi “kişi” ve  bir devlet sınırları içerisinde yaşayan “halk”tır. 
The Economist 2022 Demokrasi Endeksi  beş kategoride gruplanan 60 göstergeye dayanmaktadır: Seçim süreci ve çoğulculuk, sivil özgürlükler, hükümetin işleyişi, siyasi katılım ve siyasi kültür. Derecelendirmeler ülkelere sıfırdan ona kadar bir derecelendirme verilir ve genel endeks beş toplam kategori puanının ortalamasıdır.  Daha sonra her ülke, ortalama puanlarına göre dört tür rejime ayrılır: "tam demokrasiler", "kusurlu demokrasiler", "melez rejimler" ve "otoriter rejimler."

Endekste iyi haber:  küresel puan yedi yıl içinde ilk  defa artmıştır.  Şili, Fransa ve İspanya,   kişisel  haklar ve sivil özgürlükler üzerindeki pandemiyle ilgili kısıtlamaların kaldırılması  sonucunda "kusurlu demokrasiler"den "tam demokrasiler"e yükselmiştir. Puanlarında büyük gelişmeler görülen diğer ülkeler Yunanistan, Arnavutluk, Karadağ, Angola ve Nijer’dir. Kötü haber: küresel puanın 2021'de 5,28'den 2022'de 5,29'a  sadece marjinal bir şekilde artmış olmasıdır. 

Demokrasi Endeksi 2022, küresel bir durgunluk tablosu belirlemiştir.  Burkina Faso, Haiti, El Salvador, Meksika, Tunus, Irak ve Ürdün gibi birçok ülkenin puanlarında gerilemeler yaşanmıştır. Rusya, en büyük düşüşü yaşayan tek  ülkedir.  Bunun nedenleri, Ukrayna'ya karşı  saldırı savaşı ve ülkedeki muhalefete karşı sert baskıdır. Kendisini demokrat olarak gören herkes, Ukrayna'nın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü savunma mücadelesini desteklemelidir.  (Joan Hoey, Edıtor, Democracy Index, EIU: (The results from the Democracy Index 2022: the good, the bad and the ugly news)

The Economist Dergisi’nin  son sayısında,  Türk bayrağının yanı sıra “Erdoğan gitmeli”, “Demokrasiyi kurtarın” ve “Oy verin!” ifadelerinin birer çıkartma üzerinde yer aldığı görsel  kullanılmıştır. Başyazıda, Erdoğan’ın seçimi kaybetmesinin, tüm dünyada demokratlara umut vereceği   açıklanmıştır. 
Bu yayın üzerine  Economist’e iktidardan çok sert tepkiler gelmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan Twitter hesabından şu  paylaşımda bulunmuştur: "Küresel güçlerin operasyon aygıtı olan dergilerin kapaklarıyla iç siyasetimizin yönlendirilmesine, millî iradeye parmak sallanmasına izin vermeyeceğiz. Türkiye Yüzyılı’yla inşallah tüm bu diplomatik başarıları zirveye taşıyacağız.”Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın benzer bir açıklama yapmıştır: “Yine heyecan yapmışlar. Sakin olun. Ülkeme talimat verdiğiniz günler geride kaldı.”   

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun  14 Mayıs seçimleri öncesi Batı medyasının Türkiye karşıtlığı ve Erdoğan düşmanlığının patolojik hale geldiğini söylemiştir: “Ülkemiz prangalardan kurtuldukça Batı merkezli saldırıların şiddetinin arttığını gözlemliyoruz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan milletimizin çıkarlarını önceleyip, dayatılanı reddettikçe, tarafsızlık ilkesini hiçe sayarak algı operasyonlarına yöneliyorlar.” 

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Economist’in bir sonraki sayısında kendisinin   makalesinin yer alacağını fakat bu sayının ardından makalesini geri çekmeye karar verdiğini  açıklamıştır: “Bunlar Türk milleti adına karar veriyorlar veya Türk milletine akıl vermeye çalışıyorlar. Erdoğan niye gitsin? İngiltere’ye ne zararı var? Bugün Erdoğan olmasaydı dünya gıda krizi yaşayacaktı, Avrupa’nın güvenliği tehlikede olacaktı.”  

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, "Batılı dergiler ve gazeteler yine Türkiye’deki siyasi süreçleri etkilemek için seferber olmuş. Şimdiye kadar hiçbir konuda etkileri olmadığı defalarca görüldü. Yine aynı akıbetle karşılaşacaklar. Operasyon odakları yine hakkettikleri cevapları alacaklar" sözleriyle tepkisini göstermiştir.

Economist Dergisi’nde yer alan kısa fakat önemli yazı  özetle şöyledir: “Amerika'da Demokratlar ve Cumhuriyetçiler, hükümetin borç tavanı konusunda  oyun oynuyorlar. On yılı aşkın bir süre önce The Economist için Washington'da görev yaparken tanık olduğum bu türden diğer krizler sırasındaki hararetli ruh halini hatırlıyorum. O zamanlar, en kötü durum senaryosu asla gerçekleşmedi. Ama bu sefer farklı olabilir. Bu hafta dünyanın çoğu yerindeki haberimiz  sadece  Amerika'ya değil, Avrupa'ya, Çin'e ve diğer yerlere yönelerek, hükümet maliyesinin korkunç durumuyla yüzleşmede küresel bir başarısızlığın altını çiziyor. Hepsi bir “mali hayaller diyarında” yaşıyor. 

Avrupa, Orta Doğu ve Afrika'daki haberimiz, bu yılki en önemli seçim dediğimiz şeye odaklanıyor. Avrupa editörümüz Chris Lockwood geçtiğimiz günlerde Türkiye'ye gitti ve burada 14 Mayıs'ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimleri öncesinde muhalefet ve hükümet yetkilileri ile görüştü.  

2003'ten  bu yana giderek daha otokratik bir tarzda hüküm süren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yenilgiyle karşı karşıya kalabilir. Bunun küresel sonuçları olur ve her yerdeki demokratlara diktatörlerin yenilebileceğini gösterir.

Economist Dergisi  1 Şubat 2023 tarihinde de ülkelerin 2022 yılı Demokrasi Endeksini yayınlamıştır. (https://www.economist.com/graphic-detail/2023/02/01/the-worlds-most-and-least-democratic-countries-in-2022)  

Demokrasi Endeksi’nde 10 puan, en  demokratik ülkeler anlamına gelmektedir. Bu kapsamda Türkiye Batı Avrupa’da ortalama 5 puana sahip  ülkedir. Bu bölgede İngiltere hibrid rejime  sahip iken Norveç en demokratik ülkedir. Kuzey Kore, ÇHC ve Afganistan   kötü, Japonya ve Yeni Zelanda  demokratik ülkelerdir. Latin Amerika ve Karayiplerde Şili ve Uruguay demokratik  rejimlerle yönetilirken, Venezüella ve Nikaragua demokratik olmayan rejimlere sahiptir.

Chris Lockwood bakalım haklı çıkacak mı? Az kaldı haftaya göreceğiz. 14 Mayıs seçimleri sonunda Türkiye Demokrasi Endeksi’nde sınıf atlayacak mı?  Bu da önemli bir soru. Görmek için sadece 7 gün kaldı.