Limon sıkma yarışmasında yapılı, dev gibi adamlar yarışıyor…
Sıktıkları limondan en fazla suyu çıkartan kazanacak.
Sonunda elbisesine sığmayan, 2 metre boyunda, 150 kiloluk bir yarışmacı sıktığı limondan en fazla suyu çıkartıyor.
***
O sırada en son yarışmacı geliyor masaya.
Çelimsiz mi çelimsiz…
Üzerinde takım elbise ve kravat, koltuğun arasında bir çanta.
En fazla suyu çıkartanın limonunu alıyor eline, sıkıyor ve neredeyse yarım çay bardağını dolduracak şekilde su çıkartıyor.
Sıkılmış limondan su çıkarttığı için herkes şaşkın.
Soruyorlar adama “Bunu nasıl yapabildin?” diye…
Adam cevap veriyor; “Ben vergi memuruyum. Bizim işimiz bu!”
***
Şaka bir yana, dünyanın belki de en çok vergi veren ülkelerinin başında geliyoruz…
Vergiler her birimizi adeta limon gibi sıkıp, suyumuzu çıkartıyor.
Öyle ki; verginin bile vergisini ödüyoruz.
Son derece ciddi paralar toplanıyor vergilerle.
Fakat buna rağmen, toplanan vergilerin halka hizmet olarak döndüğünü söylemek mümkün değil.
***

Okullarda öğrencilerin kullanacağı sabundan tuvalet kağıdına, okul yönetiminin kullanacağı dosya kağıdından diğer malzemelere kadar her şey, kayıt sırasında velilerden istenen bağışlarla alınıyor.
Devlet okullara parasal anlamda yardım etmiyor.
Resmen“kendi yağınla kavrul, yerel imkânlarla faaliyetini sürdür” diyor…

***
Eğitimde durum böyle de, sağlıkta durum farklı mı sanki?
Orada da aynı manzara var.
Yatan hastaların kullanacağı malzemeler, hasta refakatçisinden isteniyor.
Hastaneler, aldıkları tıbbi malzemelerin parasını bir yılı aşkın süredir ödemiyor.
En büyük hastanelerde bile en gerekli malzemeler çoğu zaman bulunamıyor.
Bazı ilaçları devlet karşılamadığı için insanlar kendi almak zorunda kalıyor.
***
Öte yandan, diğer kurumlarda da manzara hiç iç açıcı değil.
Koca genel müdürlükler en acil ihtiyaçları olan yatırımları “ödenek yokluğu” nedeniyle yapamıyor.
İşi koca koca barajlar yapmak olan kurum, ödenek verilmediği için kendi bahçesinin duvarını dahi onaramıyor.
***

Sonuç olarak…
Toplanan vergilerin, vergi verenlere hizmet olarak dönüşü pek olmuyor.
İyi de…
O zaman bu toplanan vergiler nasıl ve nereye gidiyor?
Sıkılmış limondan bile vergi ile çıkartılan o su kimler tarafından nerelere ve ne şekilde harcanıyor?
vergi-3
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

DARBE YAPMAK MI, TURŞU KURMAK MI?

Kenan Evren bir sabah kahvaltı yaparken bir taraftan da gazeteleri karıştırıyor.
O sırada gazetenin birinde bir fıkra çarpıyor gözüne…
Başlıyor okumaya…
Fıkra şöyle;
Güney Amerika’da bir uzmana sormuşlar;  “darbe yapmak mı daha kolaydır, yoksa hıyar turşusu kurmak mı?”
  Uzman, soruyu cevaplamış; “darbe yapmak daha kolaydır.”
“Neden daha kolay?” sorusunun ardından uzman devam eder;
“Çünkü hıyar turşusu  yapmak için en az 2-3 kilo aynı boy taze hıyarları seçeceksin, onları uygun kıvamda   tuz,  limon, sirkeli suyun içinde uygun süre bekleteceksin, vs, vs, oldukça  uzun   iş. Ama darbe yapmak için üç-dört tane hıyarı yan yana getirmek yeterlidir.”
***

Kenan Evren bu fıkrayı okuyunca çılgına döner. 
Derhal basın danışmanı Ali Baransel’i çağırır, başlar bağırıp çağırmaya
“Bu ne rezalet, böyle bir saçmalığın yayınlanmasına nasıl izin verirsin, neden kontrol etmiyorsun?”
 Ali Baransel ne olduğunu anlamak için gazetedeki fıkraya bir göz atar ve;
 “Sayın paşam, boşuna üzülüyorsunuz, bakın burada üç-dört hıyar diyor, beş hıyar  demiyor ki”
 Bunun üzerine Kenan Evren gazeteyi alıp fıkraya tekrar bakınca hak verir ve şunu söyler; “Evet bizle alakası yok! Biz beş kişiyiz!”
***

Bugün 12 Eylül darbesinin yıldönümü.
Nereden bakarsanız bakın, 5 kişinin bir araya gelip, ülkenin 20 yıl geriye gitmesine neden olan bir darbenin yıldönümü bugün…
üzerinden yıllar geçmiş olsa da yarattığı çile, acı ve gözyaşlarının hala unutulmadığı, ortaya çıkarttığı faturanın hala ödendiği kötü bir dönemin yıldönümü bugün…
Dahası…
Unutmak istediğimiz ama unutamadığımız Türkiye’nin en karanlık döneminin yıldönümü…
Keşke hiç olmasaydı! Keşke hiç yaşamasaydık!
darbe-1
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
BAKIN BU SEVİNDİRİCİ BİR HABER…

AK Parti Eskişehir Milletvekili Fatih Dönmez, geçtiğimiz günlerde Eskişehir ile Afyonkarahisar arasındaki kritik ulaşım güzergâhı olan Seyitgazi- Kırka yolunda 7 Eylül tarihinde resmi olarak işe başlama aşamasına gelindiğini açıkladı. 
***
Dönmez, “Eskişehir-Seyitgazi-Kırka-3.Bl.Hd. Yolu (Kırka Geçidi Dahil) arasındaki yapım ihalesi 3 Mayıs tarihinde yapılmış, 24 Ağustos tarihinde ise sözleşme imzalanmıştı. Son gelişmelere göre 7 Eylül tarihinde resmi olarak işe başlama aşamasına gelindi. Söz verdiğimiz şekilde Seyitgazi-Kırka yolu yapımı başlıyor. Önümüzdeki hafta başlanacak olan şantiye kurulum çalışmaları ve arazi ölçümleriyle birlikte, yolun yapımına hızla başlanacak olup, bu projenin hem bölgeye hem de ülkemize büyük katkılar sağlamasını temenni ediyoruz” dedi.
***
Bu, gecikmiş olsa da sevindirici bir haber…
Umarız söz konusu yol planlandığı şekilde ve tanınan tarihler içinde tamamlanır…
Bu arada aynı sevindirici haberler Sarıcakaya ve Mihalıççık yolları için de bekleniyor…
FATİH-1
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,