Londra merkezli The Economist gazetesinin üst kuruluşu olan The Economist Group (Economist Intelligence Unit) 2024 Küresel Demokrasi Raporu’nda ülkeleri; “seçim süreci”, “işlevsel hükümet”, “siyasi kültür” ve “sivil özgürlükler” kapsamında “tam demokrasi, “kusurlu demokrasi”, “hibrit demokrasi”, “baskıcı rejim” kategorilerinde değerlendirmiştir. 24 ülkenin “tam demokrasi”, 50 ülkenin “kusurlu demokrasi”, 34 ülkenin “hibrit demokrasi”, 59 ülkenin “baskıcı rejim” olarak sınıflandırıldığı raporda Türkiye, "hibrit demokrasi" ülkeleri arasında yer almıştır. Komşumuz Yunanistan ise “tam demokrasi” kategorisindedir.
Hibrit rejim (melez rejim) otoriter bir rejimden demokratik bir rejime (ya da tam tersi) geçişin tamamlanamaması sonucunda ortaya çıkan karma siyasi sistem türüdür. Hibrit rejimler, otokratik özelliklerle demokratik özelliklerin bileşimidir. Bu rejimler, daha çok petro devletler gibi bol doğal kaynaklara sahip gelişmekte olan ülkelerde görülür. Rejimler sivil huzursuzluklar yaşasa da istikrarlı olabilirler. Soğuk Savaş'ın sona ermesinden sonra hibrit rejimlerde artış olmuştur. Hibrit rejimlerde seçimler iktidar değişikliğine yol açmaz.
Geçen yıl 103’ncü sırada yer alan Türkiye, bir sıra yükselerek 4.33 puan ile sıralamada 167 ülke arasında 102’nci sıradadır. Rapor’da yer alan şu tespit önemlidir: “ABD hegemonyası giderek daha fazla tartışmalı hale gelirken, Çin küresel nüfuz için yarışırken ve Suudi Arabistan ile Türkiye gibi yükselen güçler de çıkarları doğrultusunda hareket ederken uluslararası düzen daha istikrarsız hale gelmektedir. Dünyanın en büyük gelişmiş demokrasilerin kendi içlerindeki siyasi ve sosyal çatışmaları yönetmekte zorlandıkları görüldü… Bir önceki yıla göre sadece 0,01'lik bir artışla 10 üzerinden 5.29 olarak hesaplanan küresel puan, 2016'da başlayan ve olası görünen demokratik durgunluğun tersine dönmesinden çok durgunluğu temsil ediyor."
Türkiye ile ilgili açıklama şöyledir: "Türkiye'nin demokratik değerleri aşınmaya devam ediyor. Türkiye bölgedeki tek hibrit rejim. Demokrasi ciddi şekilde sınırlanmış durumda. Seçimler genellikle özgür ve adil değil, medya sansüre tabi, hukukun üstünlüğü zayıf ve yolsuzluk yaygın. Türkiye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde son on yılda puanında keskin bir düşüş yaşadı. 2012'de 5,76 puan olan Türkiye'nin ortalama puanı 2022'de 1,41 puan düşerek 4,35'e geriledi. Bu düşüş eğilimi otoriter başkanının giderek artan otokratik yönetimini yansıtıyor. Erdoğan, 2022'de medya, muhalefet ve kamuoyu üzerindeki baskıyı artırdı, ancak ülke zaten tüm kategorilerde çok düşük puanlara sahip, bu nedenle birçok gösterge çok daha aşağı inemez."
Rapor’da, Covid-19 pandemisinde baskıcı önlemler alan Çin'in demokrasi puanının 10 üzerinden 1,94'e, endeksin başladığı 2006'dan bu yana en düşük düzeye indiği belirtilirken, Rusya'nın 2022'de tüm dünyada en fazla demokratik gerileme yaşayan ülke olduğu ve 22 basamak gerileyerek listenin 146'ıncı sırasına indiği açıklanmıştır. Rapor’a göre 52 ülkede siyasi hak ve özgürlükler kötüleşmiş, 21 ülkede ilerleme olmuştur. Economist’in raporu, ülkelerde yaşanan çatışmaların yanı sıra "seçim süreci", "işlevsel hükümet", "siyasi kültür " ve "sivil özgürlükler" değerlendirerek hazırlanmıştır.
Raporda yer alan tespit önemlidir: "ABD hegemonyası giderek daha fazla tartışmalı hale gelirken, Çin küresel nüfuz için yarışırken ve Suudi Arabistan ile Türkiye gibi yükselen güçler de çıkarları doğrultusunda hareket ederken uluslararası düzen daha istikrarsız hale gelmektedir. Dünyanın en büyük gelişmiş demokrasilerin kendi içlerindeki siyasi ve sosyal çatışmaları yönetmekte zorlandıkları görüldü."
ABD destekli sivil toplum ve düşünce kuruluşu Freedom House’un 2024 yılı Özgürlükler Raporu’nda da Türkiye, son 10 yılda özgürlüklerde büyük gerilemenin yaşandığı bir ülkedir. Rapor’da yer alan tespitlere göre 52 ülkede siyasi hak ve özgürlükler kötüleşmiş, 21 ülkede ilerleme olmuştur. 1973 yılındaki ilk araştırmada 148 ülkeden 44'ü özgür olarak derecelendirilmişken, 2024 yılında 195 ülkeden sadece 84'ü özgür olarak değerlendirilmiştir.
Freedom House’un raporunda, Rusya-Ukrayna savaşının Ukrayna’da yıkıcı insan hakları ihlallerine yol açtığı not edilmiş, Türkiye, Myanmar ve Tayland’da özgürlüklerin kısıtlandığı açıklanmıştır. “Türkiye'deki hükümet 2023 seçimleri öncesinde ifade özgürlüğünü ve bağımsız gazeteciliği engelleyen acımasız bir ‘dezenformasyon’ yasasını kabul etti” denilmiş, hükümetin 2023 Mayıs ayındaki genel seçimler öncesi muhalefeti baskı altına almak için seçim yasalarının manipüle edildiği açıklanmıştır: “Türkiye’deki seçimler, uzun süredir muhalefet liderleri ve gazetecilere yönelik taciz, tutuklama ve cezai kovuşturmaların yanı sıra AKP’nin medya üzerindeki hakimiyeti ve kamu kaynaklarını kötüye kullanmasına yol açmıştır. Muhalefet için eşit olmayan bir oyun alanı yaratan seçim düzenlemeleri demokrasiyi ciddi bir şekilde tehdit etmekte, bu durum Kamboçya, Polonya ve Türkiye'deki seçimleri etkilemiştir.”
Prof. Dr. Tanju Tosun’un bu konudaki değerlendirmesine katılmamak mümkün değildir: “Dünyada seçimlerin dürüstlüğü konusunda yapılan ciddi araştırmalar da var. Örneğin Harvard Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre Türkiye seçimlerin dürüstlüğü açısından yaklaşık 150 ülke arasında 120’nci sıralarda. Oldukça kötü durumdayız. İktidar ve muhalefet başkan adaylarının TRT’de ne kadar süre aldığı bunu açıklıyor. Medya kullanımı açısından iktidar ve muhalefet arasında çok büyük bir adaletsizlik var. Kaynak finansmanı anlamında da sorunlar var. Yerel seçim olmasına rağmen iktidarın kampanya sürecinde de ciddi anlamda adil olmayan bir rekabet yaşanıyor. Ayrıca iktidar yürütmenin fonksiyonu olan birtakım kamu hizmetlerini yerelde de kampanyaya dönüştürüyor. Seçim rekabeti açısından bu da büyük bir sorun. İktidar bu algıyı kırabilecek düzenlemeler yaparsa ve seçimlerin adil yapılmasının altyapısını hazırlarsa Türkiye’de bu tartışmalar azalır. Sandık güvenliğinin de sağlanması gerekiyor. Özellikle muhalefet partilerinin kendi üyelerini mobilize etmesi, alanı boş bırakmamaları gerekiyor.”
Sayın Tosun’un tespitleri arasında yer alan “Sandık güvenliğinin de sağlanması gerekiyor. Özellikle muhalefet partilerinin kendi üyelerini mobilize etmesi, alanı boş bırakmamaları gerekiyor.” tespiti önemli olup, dikkate alınmalıdır.