Her seçim öncesi vaatler verilir Eskişehirlilere…
Yine her seçim öncesi aynı vaatler tekrarlanır.
Çünkü…
Verilen vaatler yerine getirilmez.
***
Bu seçim öncesi de aynı filmi izliyoruz…
Özellikle iktidar partisinin vaatlerine bakıyorsunuz, çoğu daha önceki seçimlerde verilip de tutulamamış vaatlerden oluşuyor.
35 yıldır yapılmayan demiryolu ile liman bağlantısının yapılacağı, yarım kalan ilçe yollarının bitirileceği, çevre yollarının yapılacağı, Eskişehir’in Havacılık, Demiryolu ve nadir element madeninin işlendiği bir şehir olacağı söyleniyor.
***
Ben diyeyim 7 siz deyin 8 seçimdir verilen aynı vaatlerin bu seçim öncesi de verilmesi, söz konusu vaatlerin bu defa da yerine getirilmesi konusunda ister istemez şüphe uyandırıyor.
Ne yalan söyleyelim; her defasında verilen ama yine her defasında yerine getirilmeyen bu vaatleri duyunca aklımızdan “Acaba bu defa bu vaatleri verenlerden, verdikleri vaatlerin bu defa yerine getirileceğine dair senet mi alsak” düşüncesini geçiyor…
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
KEMAL DERVİŞ İLE DAVUT AYDIN’IN YOLLARINI KESİŞTİREN TESADÜF…
Kemal Derviş 2001 ekonomik krizinin en önemli isimlerinden biriydi.
Dünya Bankası Başkan yardımcısı iken kriz sonrası ekonomiden sorumlu devlet bakanı ve hazine müsteşarı olarak göreve getirildi.
Geçtiğimiz günlerde vefat eden Kemal Derviş ile Anadolu Üniversitesi eski rektörlerinden Davut Aydın’ın yolları geçmişte ilginç bir şekilde kesişmiş.
Bundan tam 45 yıl önce Dünya Bankasına danışmanlık yapan Davut Aydın bankanın finans direktöründen bankada çalışma teklifi alır.
Doçentlik tezi hazırlayan Davut Aydın “Tezimi vereyim, geleyim” der.
Bunun üzerine Dünya Bankası ilana çıkar, Davut Aydın ise tezini verir.
Ancak tezi kabul edilmez.
Davut Aydın doçent olmadan Dünya Bankasında çalışamayacağını iletir.
Ama ilana çıkılmıştır bir kere.
İlana çıkılan bu görev için Kemal Derviş müracaat eder ve kabul edilir.
İşte o günden sonra görevinde yükselen Kemal Derviş Dünya Bankasının başkan yardımcılığına kadar yükselir, Türkiye’de de Bakanlık yapar.
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
SEÇİMDEN SONRA TUFAN!
Ekonomi zaten bozuk!
Kasada zaten para yok!
Döviz almış başını gidiyor!
Cari açık, dış borç paçalardan akıyor.
***
Şimdi bunlara bir de seçim harcamaları eklendi.
Şimdi bunlara bir de seçimde verilen vaatler ve sözler eklendi.
***
Pazar günü yapılacak olan seçim nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın seçimden sonra resmen tufan var.
Bu açıkça görülüyor.
Seçimi Millet İttifakı kazandığında ertesi gün elinde tam takır bir kasa bulacak.
Seçimi Cumhur İttifakı kazandığında ise kendisine enkaz devreden belki de dünyadaki ilk iktidar olacak!
***
Sonuç olarak…
Seçimi kazanan hangi taraf olursa olsun galiba seçim sonrasının kaybedeni her zaman olduğu gibi yine aynı kesim olacak sanki…
O yüzden…
Kemerleri şimdiden sıkmaya kendimizi alıştırsak hiç fena olmayacak galiba…
********
ARTIK EVDE YAPILAN YEMEK KIYASLANIR OLDU…
Hayat pahalılığının yol açtığı bir meseleyi paylaşmak istiyorum.
Son günlerde pek çok kişiden duymaya başladım.
“Dün yarım kilo kıyma aldım. Bir güzel köfte yaptık. Yanına da patates. Bir de pilav. Ekmeği yoğurdu falan, hesapladım 150 liraya mal olmuş. Dört kişi doyduk. Aynısını dışarıda yesek 600 liradan aşağı çıkamazdık”
***
Geçen gün bütün tavuk aldım. Yanına da bulgur pilavı. Salata falan üç kişi doyduk. Arttı bile. Lokantaya gitsek üç kişi 400-500 lira verirdik.
***
Daha bunun gibi evde yaptığı yemeğin maliyetini hesaplayan ve aynı yemeği dışarıda yemesi halinde ne kadar ödeyeceğini kıyaslayanların sayısı artar oldu…
Bu durum dışarıda yemek yemenin mecburen ve yavaş yavaş terk edildiğini gösteriyor.
Yine bu durum, aynı zamanda geçimini bu işten kazanan iş yerleri için büyük bir tehlikenin yaklaştığının da adeta habercisi gibi…