AK Parti Eskişehir Milletvekili Fatih Dönmez, bundan tam 11 ay önce açıklamıştı.
Eskişehir ile Afyonkarahisar arasındaki kritik ulaşım güzergâhı olan Seyitgazi- Kırka yolunda 7 Eylül tarihinde resmi olarak işe başlama aşamasına gelindiğini söylemişti.
***
Hatırlatmak gerekirse milletvekili Dönmez, “Eskişehir-Seyitgazi-Kırka-3.Bl.Hd. Yolu (K?rka Geçidi Dahil) aras?ndaki yapım ihalesi 3 Mayıs tarihinde yapılmış, 24 Ağustos tarihinde ise sözleşme imzalanmıştı. Son gelişmelere göre 7 Eylül tarihinde resmi olarak işe başlama aşamasına gelindi. Söz verdiğimiz şekilde Seyitgazi-Kırka yolu yapım? başlıyor. Önümüzdeki hafta başlanacak olan şantiye kurulum çalışmaları ve arazi ölçümleriyle birlikte, yolun yapımına hızla başlanacak olup, bu projenin hem bölgeye hem de ülkemize büyük katkılar sağlamasını temenni ediyoruz” demişti.
***
Demek ki aradan geçen 11 ayda ne doğru dürüst şantiye kurulmuş, ne arazi ölçümleri yapılmış ne de yol yapımına hızlıca başlanmış!
Demek ki bu güne kadar 2-3 kere bitirilmesi gereken yolun yapılacağı müjdesi mahalli seçimler öncesi yerine getirilmeyecek bir seçim vaadinden ibaretmiş!
Demek ki yıllardır hayallerle avutulup, yalanlarla kandırılan Eskişehirlilere “Bunu da yedirtiriz” denilmiş!
HAYALLERDEKİ ŞEHİR HAYAL ETMEKLE OLUR!
YIlmaz Büyükerşen'in ilk belediye başkanlığı döneminin ilk yılları planlama ile geçmişti.
Söz konusu planlama çalışmaları arasında Eskişehir'de ilk kez yapılan bir organizasyon son derece dikkat çekiciydi.
***
Belediye meclis salonunda "Arama konferansı?" adı altında bir toplantı düzenlenmiş, şehrin oda ve sivil toplum örgüt temsilcileri gibi paydaşlar da bu toplantıya davet edilmişti.
O yıllarda çok yaygın değildi bu tür toplantılar.
Masalar kuruluyor, katılımcılar bu masaların etrafında guruplar oluşturuyordu
Toplantıya katılanların her birine dağıtılan soru kağıtları üzerinden anketler yapılıyordu.
***
Sonra...
Toplantıy? organize eden bir akademisyen katılımcılara hitaben:
-"Şimdi Eskişehir'de, önümüzdeki süreç içinde neler yapabiliriz bunu size soracağız. Vereceğiniz önerilerin mantıklı olup olmaması hiç önemli değil. Sınırlar? olmayan hayaller kurun istiyoruz. Hatta, önerilerinizin olabildiğince uçuk olmasını istiyoruz" diye bir açılış konuşması yaptı.
***
Sonrasında öneriler gelmeye başlamıştı salondan.
İlk öneriler "Havaalanı yapılsın, İstanbul yolunda yaşanan sıkıntı giderilsin Eskişehir Demiryolu ile liman'a bağlansın" gibi bilindik önerilerdi.
***
Toplantıyı düzenleyenler "Uçun biraz. İmkansızları isteyin!" dedikçe, salonda bulunanların da hayal ürünü uçuk önerileri havada uçmaya başladı.
"Eskişehir'e deniz gelsin" den tutun da "Porsuk üzerinden botlarla ulaşım yapılsın, Porsuğun üzerinden teller üzerinde teleferik dolaşsın, insanların bütün bir gününü geçirecek, içinde her türlü donatısı olan dev parklar yapılsın. Tramvay-Metrolar yapılsın" gibi, olabilirliği o yıllarda mümkün olmayan öneriler geldi.
***
O yıllarda "Silikon Vadisi" gibi bir oluşum bilinmediği için öneriler arasında "Bilgi Üssü" yapılması hatta NASA benzeri bir Uzay Üssü Kenti oluşum önerisi bile vardı.
Düşüncelerin sınırları kalkmış, hayaller kurulmuş, olabilirliği mümkün görünmüyor olsa da ilk kez bir beyin fırtınası esmişti.
***
Toplantı sona erdiğinde, salondan ayrılan herkes aynı fikirdeydi...
"Kim bilir? Gün gelir belki bu hayal ürünü işler gerçek olur." diye çıkmıştı herkes...
***
Nitekim süreç içinde, arama konferansı sırasında, hayallerin sınırlar? zorlanarak ortaya atılan uçuk önerilerin bir bölümü gerçekten hayata geçti.
"Bu kadarı da imkansız" diye değerlendirilen öneriler bile "Neden olmasını" Kategorisinde değerlendirilmeye başlanan öneriler haline geldi.
Kısacası...
O dönemin hayallerinin çoğu, değişimin aralıksız yaşandığı bir süreçte gerçek oldu.
***
O günden sonra benzeri bir arama konferansı yapılmadı Eskişehir'de.
Aslında, şu günlerde, bilimsel veriler ve öneriler eşliğinde bu tür bir beyin fırtınasının eseceği toplantılara ihtiyaç var.
***
Daha doğrusu...
Hayal edilen bir Eskişehir için, bu günün uçuk hayallerine ihtiyaç var.
SAKALLI İMAMOĞLU'NUN PAYLAŞIMINI NEDEN TAKLİT ETTİ?
İsrail Dışişleri Bakanı, içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret de bulunan bir paylaşım yapıyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu bu paylaşıma zehir zemberek ifadelerle cevap veriyor.
***
Burhan Sakallı, Ekrem İmamoğlu'nun İsrail Dışişleri Bakanına sosyal medya üzerinden verdiği cevabı aynen alıyor.
Ekrem İmamoğlu isminin olduğu yere kendi ismi ile paylaşımı, kelimesi, noktası,virgülü ile yeniden yayınlıyor.
***
Hal böyle olunca “Burhan Sakallı bunu niye yaptı? Neden Ekrem İmamoğlu'nun paylaşımını aynen alıp, kendi adı ile paylaştı?” Sorusu geliyor?
***
Sizce neden?
A- Sakallı İmamoğlu'nun paylaşımını, çakılmayacak zannederek taklit edip paylaşımı kendi adıyla paylaştı.
B- Sakallı İmamoğlu'nun paylaşımını çok beğendi, aynı paylaşımı kendi adıyla paylaşmakta mahsur görmedi.
3- Sakallı, İmamoğlu'nun bu paylaşımına bile tepki gösteren AK Partililere kızdığı için “Doğruya doğru demeyecek miyiz? Aynı paylaşımı ben de yapıyorum. Hadi bana da tepki gösterin” demek için mi bu paylaşımda bulundu?
4-Hepsi.
5-Hiçbiri.