Bu gün Pazar…
Hem ANNELER GÜNÜ.
Hem de oy verme günü.
Kısmetse, az sonra vatandaşlık görevimi ifa için gideceğim.
Sizler bu yazıyı okuduğunuz sırada sandıklar açılmış, seçim sonuçları çoktan ortaya çıkmış olacak.
*
ANNELİK…
Rahimde başlayıp mezarda biten,
Yüreği üstünde evlat yüreği taşıyan,
Sınırsız fedakârlığına asla karşılık beklemeyen,
Gönül semasında sürekli muştu bulutları devinen,
Benzersiz bir aşk hikâyesidir.
*
Öyle anneler vardır ki;
Her biri kanatlarını gökte bırakıp yere inmiş birer melektir sanki.
Üşüyen yürekler onların nefesiyle ısınır.
Bakışları ölgün ruhlara can, çaresizliğe dermandır.
Ellerinin değdiği her şey düzelen, gözlerinin gördüğü her şey çoğalan canlı birer berekettirler.
Kalplerindeki derin iman, derin bir insanlık sevgisine dönüşmüştür.
Fıtrî idrak ve irfanlarıyla akan suların yatağını temizlediği gibi temizlerler yürekleri.
Kanatları altına aldıkları yavrularına, süt temizliği ve tadında, göz kamaştıran bir sevgiyle bakarlar.
Çocuklarının isimleri, oların dudaklarında şakıyan bir kuş olur.
İnsanın başına ani bir şey gelse ve canı yansa, başka hiçbir şey aklına gelmez;
“Ah Anam!” diye bağırır.
Onlar, sözcüklerle anlatılamayacak bir sevgi ve mutluluk bağıdır.
*
Bilhassa ŞEHİT ANALARI…
Vatan için;
Canlarından can vermiş,
Ödenecek bedellerin en büyüğünü ödemişlerdir.
*
Bir de engelli yavrusu olan Analar…
Kaderin cilvesine boyun eğerek, kanadı kırık yavrusuna kanat olmak için çırpınıp dururlar.
Hem de sessiz, sitemsiz…
*
Her anneler günü, anamın gözleri buğulu, sesi titrek, hüzünlü hali düşer yâdıma.
O son gün, umutsuzluğunu gözkapaklarının ardına gömüp,
-Ne çare sarı guzum demişti; ne çare ki bir yanım ebedi gurbet, bir yanım ebedi hasret… Bundan böyle yüreğimde taşıyacağım hep seni. Hadi sen okuluna git şimdi. Fırtınalara, boranlara tutulma yavrum! Ulaş düşlerine, ulaş yıldızlarına! Hayat yolun hep açık olsun sarı guzum… Allah’ım ayağına taş değdirmesin! Gel seni doya doya bir kucaklayayım.
Diyerek uzun uzun sarıldıktan sonra titreyen elleriyle saçlarımı karıştırırken kulağıma:
-Sen üzülme sarı guzum demişti, sen üzülme! Bundan böyle hep rüyalarında olacağım, tamam mı?
Arkasını getiremedi; iç geçirdi, tıkanmıştı. Gözlerinden akan iki iri damla derin yüz çizgilerinden benim gözyaşlarıma karıştı.
Beni okula gönderdikten az sonra, bilinmeyen o sonsuz aleme doğru yola çıkmış.
Eve dönüp de kapıyı kilitli bulunca, uzun bir süre olduğum yerde yalnız ve çaresiz kalakaldım.
Evimizin taş duvarına sırtımı dayadım. Daldım gittim ufuklara…
Bu dünyada güzel olan ne varsa, anam kendisiyle birlikte alıp götürmüştü.
Bana ise, korkutan bir evin anasız yalnızlığını bırakarak...
*
O yüzden biz, ANA’yı can, yurdu da ebedi vatan biliriz.
Ve o sebeple,
Vatanımıza, “Anavatan”;
Dilimize “Anadil”;
En temel yasaya “Anayasa”;
Yurdumuza “Anadolu”, deriz.
*
Bu gün seçim günü.
Aynı zamanda da ANNELER GÜNÜ…
Şimdi gidip oyumu, ANALARIMIZ ve ANA-VATANIMIZ için sağlık, saadet, mutluluk ve refah dileyrek kullanacağım.