Büyükşehir Belediye başkanımız Sayın Ayşe Ünlüce’yi başkanlığa aday gösterildiği ilk günden bu yana dikkatle takip etmekteyim; sokak canlarımızla ilgili verdiği sözleri, içtenliğini, kararlılığını hep sevinçle, iç huzuruyla, nihayet onlar için ciddi adımlar atılacak, güzel işler imzalanacak diye kocaman derin nefesler alarak izledim. Keşke şu garabet yasa değişikliği de olmasaydı, ama işte siyasi otoritenin her türlü itiraza kulak tıkamasıyla bugüne gelindi.
Hal böyle olunca da, Büyükşehir Belediyemiz onlarla ilgili hayata geçireceği projelerinde ivedilikle değişiklik yaptı, seçim öncesi sözünü verdiği Rehabilite Merkezi Projesi ihaleye çıkartılıp verilen söz kısa sürede tutulmuş oldu.
Sonrasında, ilçelerdeki köpek popülasyonunun en aza indirilmesiyle ilgili çalışmalar başlatıldı ve bununla ilgili güzel haber önce İl Hayvanları Koruma Kurulunda ardından da Belediyenin web sitesinde ve yerel basında verildi. Haberde; “EBB ve Eskişehir Bilecik Bölgesi Veteriner Hekimleri Odası arasında yapılan protokol törenine, Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, Eskişehir Bilecik Bölgesi Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Erdinç Yuva, belediye bürokratları ve veteriner hekimler katıldığı” bildirilmiş. Haberin devamında, “Başkan Ünlüce, Büyükşehir Belediye Meclisi'nin oy birliğiyle verdiği yetkiyle bu protokolün imzalandığını hatırlatarak tüm meclis üyelerine bir kez daha teşekkür etti. Sokak hayvanları konusuna geniş bir pencereden bakılması gerektiğini belirten Başkan Ünlüce, "Asıl sorunun kaynağı kırsalda olduğu için bununla ilgili neler yapabiliriz konusunda çalışma yaptık ve ayakları yere sağlam basan bir protokol imzaladık" diyerek gerçekten de güzel ve önemli bir hizmete imza atmış oldu.”denilmiş.
Protokol kapsamında, kırsal ilçelerdeki çoban ve bekçi köpekleri için sahiplendirme, mikroçipleme, kimliklendirme ve kuduz aşısı yapılması sağlanacakmış. Bu gerçekten de umut verici bir çalışma olacak canlarımız adına. Yıllardır söyleriz, “kırsaldaki popülasyon azaltılmadıkça, yani yeterli sayıda kısırlaştırma yapılmadıkça şehir merkezlerindeki köpek sayısı asla düşmez” diye. Önceki yıllarda, bu bağlamda projeler üretip ilgili mercilere sunmuşluğumuz da olmuştu, ama ne yazık ki yeterince ciddiye alınmadı o projeler. Aksi olmuş olsaydı bugün çok farklı şeyler konuşuyor olacaktık sahipsiz canlarımızla ilgili.
Ne derler, zararın neresinden dönülse kardır. Bu güzel gelişmenin ardından bir de Anayasa Mahkemesi kapısında bekleyen ölüm yasası iptali talebi kabul görürse işte sevincimiz o zaman tam olur. Az kaldı, bekleyip göreceğiz. Umudumuz iyilerin, yaşam savunucularının haklı taleplerinin zaferinden yanadır elbette.